Efsanevi İspanyol
anarşist ve İç Savaş’ta savaşan Buenaventura Durruti’nin biyografisi:
Neredeyse mitik
bir figürün hayat hikayesini birkaç yüz kelimeye indirmek kolay bir iş değil.
Abartma korkusu olmaksızın, Buenaventura Durruti’nin şahsında İspanyol işçileri
ve köylülerinin mücadelesini ve daha özel olarak, İspanyol anarşizminin ruhunu
sembolize ettiği söylenebilir.
Durruti 14 Temmuz
1896’da merkez İspanya’da bir şehir olan Leon’da doğdu. Babası bir demiryolu
işçisiydi. 14 yaşında okulu bıraktı ve demiryolu manevra istasyonunda tamirci
çırağı oldu. Babası gibi sosyalist UGT sendikasına katıldı. Sendika ve işveren
arasındaki anlaşmanın hükümet tarafından bozulması sonucunda gidilen 1917
Ağustosundaki grevde aktif rol aldı.
Bu grev bölgede
bir genel grev halini aldı. Hükümet orduyu devreye soktu ve üç gün içerisinde
grev yapan işçiler ezildi. Birlikler, aşırı bir gaddarlıkla 70 kişiyi
öldürürken 500 kişiyi yaraladılar. Grev yapan 2.000 işçi ise hapsedildi.
Durruti, Fransa’ya
kaçmayı başardı. Burada, Ocak 1919’daki dönüşünde anarşist CNT sendikasına
katılmasında ona ilham veren sürgün anarşistlerle bağlantı kurdu. Asturya
(Asturias) madenlerindeki diktatör işverenlere karşı verilen mücadeleye
katıldı ve Mart 1919’da ilk defa tutuklandı. Durruti kaçmayı başardı ve
önündeki yaklaşık on beş yılda kendisini CNT ve anarşist hareketin eylemlerine
adadı.
Bu yıllarda
çeşitli grevlere katıldı ve sürgüne gitmeye zorlandı. İspanyol hükümeti
istemeden isyanı “ihraç etti”, zira Durruti ve yakın arkadaşı Francisco Ascaso,
Avrupa ve Latin Amerika’da, gittikleri her yerdeki özgürlük mücadelesine
mutlulukla katıldılar.
1931 yılında
İspanyol Monarşisi çöktü ve Durruti, kızları Colette’e hamile olan Fransız eşi
Emilienne ile Barcelona’ya taşındı. Burada, asıl olarak anarşist bir örgüt olan
İberya Anarşist Federasyonu’na (FAI) katıldı ve diğer militanlarla beraber
“Nosotros” grubunu kurdu. Bunlar, yeni ilan edilen Cumhuriyet’e karşı hiçbir
hayale kapılmayan ve sosyal devrime doğru ilerleyişte bunun uygun ve olgun bir
an olduğunu düşünen, CNT içindeki radikal eğilimleri olan üyelerdi.
Liberal/reformist
Halk Cephesi’nin Şubat 1936’daki seçim zaferi ile Sağ ve Sol, ihtilafa düştü ve
Franco’nun 19 Temmuz 1936 tarihindeki askeri darbesine önayak oldular. CNT ve
FAI orduya karşı cesaret, organizasyon ve halk hareketiyle karşı koydu, işte bu
İspanyol Devrimi’ydi.
İspanya’nın büyük
bölümünde, faşistlerin silah ve mühimmat yönünden üstünlüğüne rağmen zafer
kazandılar. Anarşistlerin katkıları ülke çapında faşistlere karşı direnişte
belirleyici ve Katalonya’da, tek başına isyancıları bastırıcı nitelikteydi.
Durruti, buradaki savaşta en gözüpek savaşçılardan birisiydi. Francisco Ascaco
da burada hayatını kaybetti.
Anarşistlerin
hedefi olan işçilerin kontrolü, doğrudan demokrasi ve özgürlük, 24 Temmuz’da
Barcelona’da bir gerçeklik olmaya başladı. Durruti silahlı bir kol ile
faşistler tarafından işgal edilmiş olan Zaragossa’ya hareket etti. Zorlu
savaşların ardından, bu işçi milisler, subaylar veya diğer askeri rütbeler
olmaksızın çok daha iyi teçhizata sahip düzenli birlikler karşısında
ilerlediler ve Aragon
cephesini kurtardılar.
Buna paralel
olarak anarşist güçler, Aragon’da tarım kolektiflerinin kurulması şeklinde bir
sosyal dönüşümü de desteklediler ancak Komünist ve Sosyalist partilerdeki
otoriterleri rahatsız ettiler. Onlara göre, devrim devam ederken savaş
kazanılamazdı. Savaş olsun veya olmasın, bu özenti yöneticiler gerçek bir işçi
demokrasisini sevmeyeceklerdi.
Aragon’un
özgürleşmesinden sonra, Toronto
‘Star’dan Pierre van Passen, Durruti
ile bir röportaj yaptı.“Bizim derdimiz” diyordu Durruti, “faşizmi nihai
olarak ezmektir. Evet ve hükümete rağmen ezmek. Dünyadaki hiçbir hükümet
faşizmle ölümüne savaşmaz.”
“Burjuvazi,
elindeki iktidarın parmakları arasından kayıp gittiğini gördüğünde kendisini
korumak için faşizme rücu etti. İspanya’nın Liberal hükümeti faşist unsurları
uzun süre önce güçsüz hale getirebilirdi. Bunun yerine, taviz verdiler ve ayak
sürüdüler. Şimdi bile , bu hükümetin içinde isyancılara yumuşak davranmak
isteyen insanlar mevcut.”
Ve burada Durruti
güldü. “Mevcut hükümetin, işçi hareketini ezmek için bu isyancı güçlere ihtiyaç
duymayacağı söylenemez..
“Biz istediğimiz
şeyi biliyoruz. Bizim için, dünyanın bir yerinde, Stalin tarafından, kendi
barış ve huzuru için Almanya ve Çin’deki işçileri faşist barbarlara kurban eden bir Sovyetler
Birliği’nin olması hiçbir şey ifade etmiyor. Biz devrimi şu anda, İspanya’da
istiyoruz, bir sonraki Avrupa savaşından sonra - değil”
“Biz kendi
devrimimiz ile Hitler ve Mussolini’ye, bütün bir Rus Kızıl Ordusu’ndan daha çok
kaygı veriyoruz. Biz Alman ve İtalyan işçi sınıfına faşizmle nasıl başa çıkacaklarına
karşı bir örnek teşkil ediyoruz.”
“Ama” diyerek
böldü Passen, kazansanız bile “bir harabenin üzerinde oturuyor olacaksınız.”
Durruti ise “biz hep varoşlar ve duvardaki deliklerde yaşadık. Kendimizi bir
süre nasıl idare edeceğimizi biliyoruz. Unutmamalısın ki, biz nasıl inşa
edeceğimizi biliyoruz. Burada, Amerika’da ve her yerde sarayları ve şehirleri
yapan biz işçileriz.”
“Biz işçiler,
bunların yerini alacak olanları ve daha iyisini inşa edebiliriz. Biz
harabelerden korkmuyoruz. Biz dünyanın mirasçısıyız, buna ilişkin en ufak bir
şüphe dahi yok. Burjuva, tarih sahnesinden çekilmeden önce kendi dünyasını
yakıp yıkabilir. Biz burada, kalplerimizde, yeni bir dünya taşıyoruz. Bu dünya
her dakika büyüyor.”
Durruti,
eşitlerinin kendisini gördüğü tek rütbe olan ve tek ayrıcalığı en ön cepheden
savaşmak olan bir “elebaşı” olarak, silahlı işçilerin duyguları ve hedeflerini
şekillendirmişti. Cesaret dolu yaşamı aynı yılın Kasım ayında sona erdi. Ayın
15’inde 1.800 kişiden oluşan bir güçle Madrid’in savunmasını desteklemeye gelen
Durruti, hemen en sıcak bölgeye gitti ve ayın 19’unda silahla yaralandı ve
ertesi günün şafağında öldü. İki gün sonra, ayın 22’sinde Barcelona’da
Montjuich mezarlığına gömüldü. Tabutunu, anarşizmin kara kızıl bayrağını
taşıyan 500.000 kişi taşıdı. Şehrin gördüğü en büyük cenaze korteji Durruti’ye
aitti.
Burada, sendikası
ve anarşist idealleri için savaşan, kendisi için hiçbir özel ayrıcalık
istemeyen; okuduğu ve düşündüğü gibi davranan; seven, hayal eden ve bu dünyayı, içinde doğduğundan daha
iyi bir hale getirerek ayrılmaya kararlı bir adam var.
Biyografinin
orijinal metni: https://libcom.org/history/articles/1896-1936-buenaventura-durruti