Saturday, July 7, 2012

afife jale selahattin pınar - nereden sevdim o zalim kadını

İlk görüşte aşk ...
Afife Jale, “Türk müziğinin aristokratı” Selahattin Pınar’ın naifliğinden, kibarlığından, temiz giyiminden, güzel ve esprili konuşmasından etkilendi. Duyguları karşılıksız değildi.
Evlendiler.
Fatih Camii’nin karşısındaki bir apartman dairesine yerleştiler.
27 yaşındaydılar ama çocuk gibiydiler. Evde saklambaç oynuyorlardı. Ut, tambur tınısı, şarkılar, şiirler evlerinden hiç eksik olmuyordu.
Fakat, mutluluk kısa sürdü.
Çünkü... Afife Jale bazen odasına kapanıyor, saatlerce çıkmıyordu.
Selahattin Pınar, bir gün kapının anahtar deliğinden içeriye baktı.
Afife Jale koluna eroin şırınga ediyordu!
Uyuşturucu bulmak için bir eczacıyla da ilişki kurmuştu!
Selahattin Pınar karısına áşıktı. Her tutkulu insan gibi kendini aldattı. Afife Jale’yi kurtarmak isterken uyuşturucu bataklığına saplandı.
Afife Jale, eşinin daha kötü bir hale gelmemesi için ona yalvardı: “Ne olur boşa beni, terk et beni.”
Selahattin Pınar hiç yanaşmadı ayrılığa. Afife Jale hep zorladı.
Ve 1935’te boşandılar.
Selahattin Pınar aşkını hiç unutamadı. Karşılıksız aşkı ve ayrılık acısını anlatan unutulmaz bestelerini bu dönemde yaptı: “Nereden sevdim o zalim kadını”; “anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek”; “huysuz ve tatlı kadın”...

VE ÖLÜM

Korkusuz kadın Afife Jale, sokaklarda beş parasız intihar etmek ister gibi yaşadı.
Darülbedayi’deki dostlarının yardımıyla, Bakırköy Akıl Hastanesi’ne yatırıldı. 1941 yılının 24 Temmuz günü öldü.
Cenazesinde dört kişi vardı; onlar da tabutu taşımak için gelmişlerdi.
Zamanla mezar yeri bile kayboldu.
Ama o silinmedi. Efsane oldu. Artık biliniyor ki; o, Türk kadınının sahneye çıkması için kendi hayatını feda etmişti.
Selahattin Pınar, Afife Jale’nin ölümüyle yıkıldı. Daha da içine kapandı. Ardı ardına besteler yaptı. “Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım”...
6 Şubat 1960’ta Todori’nin Meyhanesi’nde ölene kadar Afife Jale’yi unutamadı.  ***
Afife, 1902 yılında İstanbul'un Kadıköy semtinde dünyaya geldi. 10 Kasım 1918 günü Darülbedayi'ye talebe olarak kabul olunan Beyza, Refika, Behire ve Memduha adlı beş kızdan biriydi. Afife ve Refika hariç öteki kızlar daha fazla dayanamamış ve "nasılsa sahneye çıkamayacakları" gerekçesiyle tiyatroyu bırakmışlardı. Aynı yılın 18 Aralık günü Refika tiyatronun suflör, Afife de "mülazım artistlik" (stajyer oyuncu) kadrolarına alınmışlardı.
Afife bir yıl süreyle bütün provalara devam etti, ama bir türlü sahneye çıkamadı. Öte yandan Refika, sahne gerisinde görev alan ilk Müslüman Türk kadını oldu. 1919 yılının 13 Nisan gecesi premier'i yapılacak olan, Hüseyin Suat'ın "Yamalar" adlı oyununda, Emel rolü, Eliza Binemeciyan'ın Paris'e gitmesiyle ortada kaldı. Darülbedayi yöneticileri rolü Afife'ye oynatma kararı verdiler.
Böylelikle Afife, 22 Nisan gecesi, Kadıköy'deki Apollon Sineması'nda (sonraki Hale, şimdiki Reks) Emel rolünü oynayarak sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını oldu.