Perşembe, 27 Şubat 2014 11:53 |
Thierry Meyssan 2011’de Libya ve Suriye’yi aynı zamanda bombalamada başarısızlık yaşayan Washington şimdilerde yeni bir güç gösterisinde bulunuyor: Dünya’nın farklı bölgelerinde bulunan ülkelerde eş zamanlı olarak rejim değişiklikleri organize ediyor. Suriye (CentCom), Ukrayna (EUCom) ve Venezuela (SouthCom). ABD Başkanı Obama, bu rejim değişikliklerini gerçekleştirmek amacıyla neredeyse bütün Milli Güvenlik Konseyi ekibini seferber etmiştir. Bu ekipte yer alıp, seferber edilenlerin başında Güvenlik Danışmanı Susan Rice ve ABD’nin Birleşmiş Milletler nezdinde Büyükelçisi Samatha Power geliyorlar. Bu her iki kadın “demokratik” söylemin şampiyonudurlar. Soykırım olaylarını önlemek gerekçesiyle uzun yıllardan beri ABD’nin başka devletlerin içişlerine karışma konusunu savunmada uzmanlaşmışlardır. Ancak, masum görünen bu soykırım olaylarını önleme söyleminin ardında, Samatha Power’in Şam kenti varoşlarından birisi olan Guta’daki (El Ghutah) kimyasal silahlarla saldırı olayı krizi sırasında gösterdiği gibi, ABD’li olmayan insanların hayatıyla adeta alay etmek olduğu anlaşılıyor. Suriye yetkililerin bu konuda masumiyetini çok iyi bilen Büyükelçi Power eşiyle birlikte Charlie Chaplin onuruna düzenlenen sinema festivaline katılmak üzere Avrupa’ya seyahate çıktığı sırada, ABD yönetimi Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı insanlığa karşı işlenen bu suçtan sorumlu olduğunu ilan etti. Bir de bölgesel sorumlulukları olan üç yetkili var: Philip Gordon (Ortadoğu ve Kuzey Afrika), Karen Donfried (Avrupa ve Avrasya) ve Ricardo Zuniga (Latin Amerika).
Her üç durumda da ABD söylemi üç prensibe dayanıyor: Hükümetleri kendi vatandaşlarını öldürmekle suçlamak, muhalefet güçlerine “demokratik” olma niteliğini kazandırmak, “katillere” karşı yaptırım uygulama önlemleri almak ve nihayetinde hükümete karşı darbe düzenlemek. Sosyal hareketler her defasında karşıt kamplarının birbirlerini şiddet uygulamakla suçladığı barışçı muhalefetine katılanların öldürüldüğü gösteri olaylarıyla başlıyor. ABD ve NATO özel güçleri bina çatılarına yerleştiriliyor ve duruma göre gösteri yapan kalabalık ya da polis üzerine ateş ediliyor. Bu hafta Suriye’nin Derea şehrinde, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de ve Venezuela başkenti Karakas’ta aynı gelişmeler yaşandı. Bir şansızlık eseri olsa gerek, biri muhalif, diğeri ise hükümet yanlısı olmak üzere öldürülen iki kişi üzerinde yapılan otopside aynı silah ile ateş edildiği tespit edildi. Muhalif güçlerini demokratik olarak nitelendirmek basit bir söylem oyunundan ibarettir. Suriye’de harekete geçirilen tekfirciler dünyanın en kötü diktatörlük yönetimi olan Suudi Arabistan tarafından destekleniyor. Ukrayna’da Avrupa yanlısı olmada samimi bir kısım insanlar çok sayıda Nazilerin kuşatması altında. Venezuele’da iyi aile çocuklarından oluşan Troçkist gençlerin etrafı işveren milisleriyle sarılı. ABD’de sahte muhalif John McCain gerçek ya da oluşturulan yerel sahte muhalefete destek vermesiyle karşımıza çıkıyor. Muhalefet güçlerine destek vermek Ulusal Demokrasi Vakfı (NED) görevi oluyor. ABD’nin bu devlet kurumu, Hükümet Dışı Organizasyon (NGO) sahte sıfatıyla Kongre’den finansman alıp, faaliyet gösteriyor. Bu vakıf Kanada, İngiltere ve Avustralya ile işbirliği halinde Ronald Reagan döneminde kurulmuştu. Bu vakfın yönetim işleri neo-muhafazakâr Carl Gershman ve NATO’nun eski Başkomutanı ve daha sonra Dışişleri Bakanı General Alexander Haig’ın kızı Barbara Haig eliyle yürütülüyor. Sözde “Muhalif” Senatör John McCain’i göreve çağıran Ulusal Demokrasi Vakfıdır (aslında ABD Dışişleri Bakanlığı). Bu kurumun faaliyetlerine, NATO tarafından finansmanı sağlanan “Hükümet Dışı Organizasyon” (Sivil Toplum Örgütü) olan Albert Einstein Enstitüsünün faaliyetlerini de ilave etmek gerekiyor. Bu Enstitü Gene Sharp tarafında kurulmuş olup, esas olarak iki temel üs olan Sırbistan (Canvas) ve Katar (Değişim Akademisi) olmak üzere profesyonel ajitatörler yetiştirmiştir. Susan Rice ve Samantha Power, şiddet uygulamalarından baş sorumlu olmalarına rağmen, uygulanmak istenen yaptırımlar - yakında nöbet değiştirecek olan Avrupa Birliği – tarafından durdurulma arifesinde çılgına dönüyorlar. Geriye darbe düzenleme faaliyetinde başarılı olmak ihtimali kalıyor. Emin olmak için uzak bir ihtimal. Washington bu tarz faaliyetlerde bulunarak hala da dünyanın efendisi olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu konumundan daha da emin olmak için Soçi Kış Olimpiyat Oyunlarının yapıldığı dönemde Ukrayna ve Venezuela’da operasyonlar düzenledi. Washington, Rusya’nın İslamcı saldırılarla olimpiyat oyunları bayramında huzurunun kaçmaması kaygısıyla yerinde kımıldamayacağından gayet emindi. Ancak Soçi Olimpiyat Oyunları bu hafta sona erdi. Bundan itibaren oynama sırası Moskova’da. Kaynak: http://www.voltairenet.org/article182258.html |