Ural Köroğlu
12 Ağustos 2012 -
Şimdiye kadarki tüm deneyimler göstermektedir ki satış geliriyle yayınını sürdüremeyen, soldan her girişim ciddi sorunlarla yüz yüze kalmıştır/kalmaktadır. Siyasal yapılar için bir araç olan yayın faaliyeti (günlük gazete) bir süre sonra amaç haline dönüşmektedir
Son dönemde soldan doğru yeni bir günlük gazete ihtiyacının ve niyet(ler)inin dillendirildiği bir süreci yaşıyoruz. Soldan doğru bir günlük gazete ihtiyacının siyasal olarak iki ayrı temel nedeni mevcut; AKP iktidarının medyayı neredeyse tekleştirmesi ve var olan sol günlük gazetelerin solcuların ihtiyaçlarını karşılayamaması. Ayrıca siyasal bir neden olarak değerlendirilemeyecek olsa da işsiz kalmış ya da mesleğini kendi değerlerini koruyarak yapabileceği bir gazete bulamayan, mesleği gazetecilik olan bir topluluğunun (tek tek bireyler olarak) ihtiyacını da eklemek gerek.
AKP iktidarının 10 yıllık hükümet ettiği dönemi, medya alanı (kabaca sınıflandırmak gerekirse) aşamalı üç ayrı dönem olarak yaşadı. AKP iktidarı medya alanında ilk olarak kendi medyasını güçlendirme ve palazlandırma taktiği izledi (Zaman, Yeni Şafak, Vakit gibi). Kendi medyasını yaratma stratejisinin devamı olarak, var olan medya gruplarının patron yapısını değiştirdi (Sabah, Star gibi). İkinci aşama, “uyum göstermekte zorlanan” medya gruplarını ya vergi cezaları zoruyla (Doğan) ya da ihalelerin “çekiciliği” teşvikiyle (Doğuş) terbiye etmek oldu. Bu aşamada AKP aynı zamanda “zorla” bazı gazetecilerin kovulmasını da sağladı. Üçüncü aşamada ise AKP’nin “özel” olarak yapması gereken bir şey kalmamıştı. Çünkü bir kısmı doğrudan kendi elemanı, bir kısmı da çok iyi “terbiye” edilmiş olan elemanlar olarak, var olan şu anki medya kendi otosansürünü, otokontrolünü ve otomatik-kovmayı çok iyi bir şekilde yapar oldu. AKP (özellikle Tayyip) hangi haberin verilmesini istemez, hangi yorumdan hoşlanmaz, hangi şahıstan haz etmez, artık tüm bu konularda uzmanlaştılar.
Tektipleşme, boşluk, ihtiyaç…
Medyanın tektipleşmesi doğal olarak siyaset yapmak isteyen, topluma politik “mesaj” vermek isteyen solcuların da “iştahını” kabartmakta. Çünkü kendi söyleyebileceklerinin onda birini bile söyleyebilen etkili bir kimse ve etkili bir gazete kalmamış durumda. İhtiyacı sadece sosyalistleri merkez alarak belirlemek de eksik olacaktır. AKP’nin söylemlerinden, uygulamalarından olumsuz etkilenen; tiyatrocusundan heykeltıraşına, Tortumlusundan Loç Vadisi köylüsüne, eşcinsellerinden futbol taraftarlarına, Ermenilerinden Süryanilere, Alevilere, Kürtlere, nükleer karşıtlarına ve kadınlara kadar (sınıf eksenli olmayan) geniş ve çok parçalı toplumsal muhalefet dinamiklerinin kendilerini ifade etme ihtiyaçları da mevcut.
Var olan sol günlük gazeteler (Birgün, Gündem, Evrensel, Cumhuriyet) ise bu ihtiyacı tam olarak karşılayabilir olmaktan uzak. Bu değerlendirme kuşkusuz çok daha ayrıntılı açıklamayı gerektiriyor olsa da kısaca söylenebilecek olanlar; bu gazeteler bugün bulundukları konum itibariyle (kendi dışlarındaki sol özneleri) kapsayıcılıktan uzaklaşmışlardır ve doğrudan solla temas içinde bulunmayan kesimler açısından da düzenli takip edilmesi gereken içerik ve “çekiciliğe” sahip değillerdir. Bu alanda yeni sayılabilecek Yurt Gazetesi de tiraj başarısına (30 binler(!?)) rağmen haber ve yorum derinliğinin zayıflığının yanı sıra hala ideolojik bir omurga oluşturamadığından kaynaklı etkili bir alternatif olamadı.
Koyunun olmadığı yerde…
Bu konuda “ilginç” bir gelişmenin varlığını görmek gerek; Sözcü ve Aydınlık gazetelerinin tirajları. Sözcü 250 bin civarında, Aydınlık ise 65 bin civarında. Bu iki gazeteyi çıkaran özneler solcu değiller. Sözcü’yü bir zamanların “gölge adamı” Ertuğrul Akbay çıkarırken, Aydınlık başını Doğu Perinçek’in çektiği devletci-komplocu bir zihniyetin taraftarları tarafından çıkarılıyor. Ancak bu iki gazetenin okurları ise bu gazeteleri çıkaranlarla özdeşleşmemekte, “kısmi” sol duyarlılığa sahip ama asıl olarak AKP karşıtı bir ortaklıkta birleşenler. Bu AKP karşıtlığı düzleminde ulusalcı, hatta yer yer ciddi faşizan eğilimlerin varlığı da önemli bir yer tutmakta. Her şeye rağmen bu tiraj değerleri, AKP karşıtlığı ekseninde kendini tanımlayan ancak sol değerlerlerden ve ilkelerden de taviz vermeden var olacak “sol popüler bir günlük gazete”nin başarılı olabileceğine ilişkin bir kanının oluşmasına neden oluyor.
Olası sol popüler bir gazetenin, profesyonel ve bağımsız bir gazetecilik anlayışıyla çıkartılması zorunluluğuna ise olumsuz bir örneğe bakılarak ulaşılabilir; Radikal. Bir zamanlar “kısmen” solcuların da ilgi gösterdiği bir gazete olan Radikal’in tirajı, Eyüp Can’ın beceriksizliğinden ve bağımlılığından kaynaklı olarak 70 binlerden 20 binlere düştü. Ayrıca Radikal’in bu tiraj kaybı, gazete çıkarmak isteyenlerin iştahını kabartan bir diğer neden.
Nasıl bir sol popüler günlük gazete?
Bu sorunun yanıtını pratik gerekliliklerden kurmakta yarar var. Şimdiye kadarki tüm deneyimler göstermektedir ki satış geliriyle yayınını sürdüremeyen, soldan her girişim ciddi sorunlarla yüz yüze kalmıştır/kalmaktadır. Siyasal yapılar için bir araç olan yayın faaliyeti (günlük gazete) bir süre sonra amaç haline dönüşmektedir. Bir günlük gazetenin finansmanı (kağıt, matbaa, personel, vergi), dağıtımı, haber toplamı ağı ve yüksek nitelikte sürdürülebilirlik enerjisi çok büyük paralar ve çok yoğun emek gerektirmektedir. İlk başta oluşturulan çok taraflı iyi niyet, özveriyle sağlanan kuruluş harcamaları ve geniş bir katılımcı ağı, bir süre sonra (bir dizi nedenden!) tüketilmekte ve artan parasal sorunlar karşısında çözüm yolları daralmaktadır. Tirajın artacağı umuduyla (dolayısıyla parasal krizlerin çözüleceği beklentisiyle) ya yüksek miktarlarda borçlanılmakta ya da örgütlü kadrolarının “gönüllü” emeğine yaslanılmaktadır. Böylece “aracın varlığını idame ettirmek”, ana amaç haline gelmektedir. Özellikle örgütlü kadrolarının “gönüllü” emeğine yaslanmak, bazı anlayışlar açısından bir sorun teşkil etmeyebiliyor. Çünkü bu anlayışlar, örgütlü kadrolara “iş” oluşturmanın yegane yolunun örgütü ayakta tutacak araç-gereçlerle uğraştırmak olduğunu bir siyaset yapma sanatı olarak belirlemiş durumda. (Ancak bu yazının ana konusu bu değil.)
Yapılan hesaplamalar göstermektedir ki günlük bir gazetenin her bir sayfasının ortalama maliyeti 1,1 kuruştur. Ve 40-50 bin tiraj aralığına oturmayan her gazete zarar etmektedir. O halde başlanılacak yer 50 bin (satmayı hedefleyen değil) satan bir gazete ile başlamaktır.
Peki, solcu da olsa parası bol şahsiyetlerden hiçbirine sırtını dayamayan, umudu pazarlama stratejisi izlemeyen, gönüllü profesyonellere ihtiyaç duymayan en az 50 bin tirajlı bir günlük gazete mümkün mü? Mümkünse nasıl?
Gerek şartlar…
Bugün için (koşullar ve zaman değiştiğinde farklı olacaktır elbette) böyle bir gazeteyi mümkün kılmanın “yeter şartları” sayılamayacak olsa da “gerek şartları” şunlardır: İlk olarak “hatırı sayılır” birkaç sol grubun asgari sol prensiplerde (kuşkusuz birtakım kurallarda) anlaştığı ve böyle bir gazetenin sahibi gibi olmayan ama bir tür “güvencesi”ni oluşturdukları bir ilişki biçiminin kurulması gerekmektedir. Bu durum maddi olanakların birleştirilmesini ve en baştan belirli bir tiraj garantisini sağlayacağı gibi kendi dışına da ciddi bir güven verecektir.
Bununla birlikte böyle bir gazete, toplumun muhalif dinamiklerinin yer bulduğu ve temsil edildiği bir ilişkiyi, iyi niyete bırakmayan, bir hukuksal ilişki temelinde kurmalıdır. Yani solda kendisini tanımlayan her kesim bu gazetede kendisini görebilmeli, bu gazeteye aktif katılım kanallarının açık olduğu güvencesini hissedebilmelidir.
Ayrıca AKP’nin tırpanladığı önemli sayıda ve değerli gazetecilerin mesleklerini yapma isteği ve hırsı içinde oldukları zaten bilinmekte. Bu gazetecilerin önemli bir kesiminin, böyle bir gazetede istihdam edilmesinden öte, sürecin başından itibaren aktif katılımının sağlanması da “gerek şart”tır. Bu durum hazırlık sürecini hızlandıracağı gibi, sonrasında da gazetenin profesyonelliğini (olumlu anlamda) garanti altına alacaktır. Ayrıca katılacak kişilere bağlı olarak zengin bir yorum yelpazesine de ulaşılabilecektir.
Tüm bunlarla birlikte böylesi bir günlük gazete, bileşiminin daralmasını değil genişlemesini amaç edineceğinden(!), bu perspektifi gerçekleştirebilecek somut planlarını en baştan yapmalıdır.
Şimdilik bu kadar…
*Meraklısına bir de bilgi notu:
Tayyip Erdoğan diyor ki; ‘70 milyonluk Türkiye’de 3 milyon gazete satılıyorsa bir yanlış var’
DÜNYA Gazeteler Birliği (WAN) verilerine göre 1000 kişi başına 600’den fazla net satışla, dünyada kişi başına en çok gazete satılan ülke Norveç. Bu ülkeyi Japonya, Finlandiya, İsveç, Danimarka, İsviçre, Avusturya, Singapur, Kanada, Almanya, Hollanda, İngiltere, ABD izliyor. 123 milyon nüfuslu Japonya’da toplam gazete tirajı 70.4 milyon. Nüfusu 82.5 milyon olan Almanya’da ise 22.1 milyon. Nüfusu 300 milyona ulaşan ABD’de gazetelerin toplam tirajı 48.3 milyon civarında. Türkiye’de Yay-Sat ve Merkez Dağıtım verilerine göre 39 gazetenin net satışı günlük ortalama 5.1 milyon civarında. Yani 1000 kişiye 73 gazete düşüyor.