Stefan Zweig
Milliyetçilik her şeyi mahvediyor. Tek bir vatanın her şeyin üstünde olması ne kötü! Vatanlarımızın aptallıklarının içine sürükleniyoruz. Dürüst ve iyi niyetli olmak neye yarar; eğer tepedeki bir avuç insan böyle olmak istemezse. Boğa kırmızı bez parçasına baktığında ne görüyorsa onlar da başka bir bayrağa baktıklarında aynısını görüyorlar. Bu vatanperverlikten sıyrılmalıyız. Vatanların canı cehenneme!
Tutku: Ben gerçeğin insana yardım edeceğine inanmıyorum. Tam tersine ona bir tutku vermek gerekiyor; kendi kendini yememesi için dört elle sarılabileceği bir tutku. Ben iyileşmeye inanmıyorum. Her insanın bir takıntısı vardır ya da en azından takıntılı olmaya müsait genleri vardır ve bunlar herhangi bir yerde kendini gösterme dürtüsüyle hareket eder; ama bu dürtüyü kesip atmak mümkün değildir; kendini boşluğa yansıtma arzusu olan bu aptal dürtü ancak başka yönlere kaydırılabilir. Her insanın, düşün insanının da ve hatta özellikle onun beyninde karanlık kalmış, kendi aklının aydınlatamadığı bir bölgesi vardır; Napoleon'un aile takıntısı vardı, Dostoyevski'nin kumar, Balzac ise hem oyun yazarı hem de işadamı olmak konusunda takıntılıydı. Bilgi hiçbir işe yaramaz. Kişisel takıntıları konusunda yardımcı olunabilen herhangi biriyle daha tanışmadım, kendim de dahil olmak üzere.
Anonim İnsanlar: Güçlü olan biziz. Yalnızca basit insanlar, sessiz olanlar, hırslı olmayanlar; sadece onlar bir araya gelmiyor, dünyamızın bahtsızlığı da budur işte. Onlar anonim olarak kalıyor, birbirinden hiçbir şey istemeyenler, orada burada birkaç iyi insanın var olmasının yeterli olduğuna inananlar ciddi ciddi bir arada olmayı bile mutluluk olarak görüyorlar; herhangi bir çıkar düşünmeden. Dünyada ortak çıkarı olan insanlar her yerde bir araya geliyorlar. Sessiz ve huzurlu yaşamak dışında başka bir düşüncesi olmayan o anonim insanları bir araya getirmek istesek dünyanın en büyük gücü olurdu. Devlet çıkarları, sınıf çıkarları, bunların hepsi uzayda birbirine çarpardı. Mütevazı olmayı öğrenmeliyiz; daha küçük ölçeklere, küçük birliklere, gruplara yönelmeliyiz. Büyük halkalar çöktüğünde onlar birbirine tutunacaktır.
Savaş: Şimdi başka bir yüzyıldan ya da başka bir ulustan geliyormuş gibi kendini tecrit etmek mümkün değildir. İnsan zorla tarafsız kalamaz. Savaş ile ilgili normal ve insancıl bir görüşe sahip olabilmek için tek bir olasılık vardır: Savaşın farkında olmak ve savaşı, kendileri asla cephede bulunmamış savaş çığırtkanlarından dinlememek. Bunun dışındaki her şey kendini kandırmak, kendini aldatmak, soyut şeylerle kendini uyuşturmak ve kendinden geçmek anlamına gelir.
Milliyetçilik her şeyi mahvediyor. Tek bir vatanın her şeyin üstünde olması ne kötü! Vatanlarımızın aptallıklarının içine sürükleniyoruz. Dürüst ve iyi niyetli olmak neye yarar; eğer tepedeki bir avuç insan böyle olmak istemezse. Boğa kırmızı bez parçasına baktığında ne görüyorsa onlar da başka bir bayrağa baktıklarında aynısını görüyorlar. Bu vatanperverlikten sıyrılmalıyız. Vatanların canı cehenneme!
Tutku: Ben gerçeğin insana yardım edeceğine inanmıyorum. Tam tersine ona bir tutku vermek gerekiyor; kendi kendini yememesi için dört elle sarılabileceği bir tutku. Ben iyileşmeye inanmıyorum. Her insanın bir takıntısı vardır ya da en azından takıntılı olmaya müsait genleri vardır ve bunlar herhangi bir yerde kendini gösterme dürtüsüyle hareket eder; ama bu dürtüyü kesip atmak mümkün değildir; kendini boşluğa yansıtma arzusu olan bu aptal dürtü ancak başka yönlere kaydırılabilir. Her insanın, düşün insanının da ve hatta özellikle onun beyninde karanlık kalmış, kendi aklının aydınlatamadığı bir bölgesi vardır; Napoleon'un aile takıntısı vardı, Dostoyevski'nin kumar, Balzac ise hem oyun yazarı hem de işadamı olmak konusunda takıntılıydı. Bilgi hiçbir işe yaramaz. Kişisel takıntıları konusunda yardımcı olunabilen herhangi biriyle daha tanışmadım, kendim de dahil olmak üzere.
Anonim İnsanlar: Güçlü olan biziz. Yalnızca basit insanlar, sessiz olanlar, hırslı olmayanlar; sadece onlar bir araya gelmiyor, dünyamızın bahtsızlığı da budur işte. Onlar anonim olarak kalıyor, birbirinden hiçbir şey istemeyenler, orada burada birkaç iyi insanın var olmasının yeterli olduğuna inananlar ciddi ciddi bir arada olmayı bile mutluluk olarak görüyorlar; herhangi bir çıkar düşünmeden. Dünyada ortak çıkarı olan insanlar her yerde bir araya geliyorlar. Sessiz ve huzurlu yaşamak dışında başka bir düşüncesi olmayan o anonim insanları bir araya getirmek istesek dünyanın en büyük gücü olurdu. Devlet çıkarları, sınıf çıkarları, bunların hepsi uzayda birbirine çarpardı. Mütevazı olmayı öğrenmeliyiz; daha küçük ölçeklere, küçük birliklere, gruplara yönelmeliyiz. Büyük halkalar çöktüğünde onlar birbirine tutunacaktır.
Savaş: Şimdi başka bir yüzyıldan ya da başka bir ulustan geliyormuş gibi kendini tecrit etmek mümkün değildir. İnsan zorla tarafsız kalamaz. Savaş ile ilgili normal ve insancıl bir görüşe sahip olabilmek için tek bir olasılık vardır: Savaşın farkında olmak ve savaşı, kendileri asla cephede bulunmamış savaş çığırtkanlarından dinlememek. Bunun dışındaki her şey kendini kandırmak, kendini aldatmak, soyut şeylerle kendini uyuşturmak ve kendinden geçmek anlamına gelir.