FEHİM TAŞTEKİN
İddia büyüktü;
‘Türkiye Ortadoğu’da bütün süreçlere hükmedecek duruma gelmişti!’ İşler sarpa
sardı: Dış politikanın önünde Şam yolu kapalı, Tahran yolu sıkıntılı. Bağdat da
öyle. Kerkük’e gitmek ‘yasadışı’ oluverdi. Son olarak Mısır’da İhvan’ın
gidişiyle Süveyş yolu da daraldı. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde Rojava’daki (Batı
Kürdistan) gelişmeler karşısında Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’ne acil görev
çağrısı ve tehditler eşliğinde umutsuz bir tablo çiziyor. Mesele stratejik
oyunsa bunu Abdullah Öcalan’ın telkin ettiği demokratik özerkliğe odaklı 3. yol
taktiğiyle en iyi Kürtler oynadı. Rejimle muhalifler arasındaki savaşı
Rojava’dan uzak tutarak özerklik koşullarını yarattılar. Suriye enkazından
kimin sağ çıkacağına bağlı olmaksızın Kürtler fiili özerkliği hukuki çerçeveye
oturtmak için uğraşacak. Hedef bu.
YPG 3 yerde kapı komşusu
Serekaniye’deki
(Rasulayn) son çatışmalar Kürtleri özerklik hedefinde bir adım daha ileri
taşıdı. Kaide’nin Suriye kolları Nusra Cephesi ve Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD)
hesapta Kürtler özerk yönetim ilan etmeden petrolüyle cezbeden Cezire
bölgesinde emirlik kuracaktı. Ne var ki Kaide türevlerinin sahada Kürtleri
‘alıkoymak’ ya da ‘esir almak’ gibi eylemleri Kürtlere oyunu bozma fırsatı
verdi. Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) ağırlıkta kontrol ettiği Halk
Savunma Birlikleri (YPG) sadece Kaidecileri değil Ahfad-ı Resul ve Guraba el
Şam gibi Selefi örgütleri de Serekaniye’den çıkarttı. Halihazırda
Mürşitpınar’ın karşısındaki Kobani (Ayn el Arab) ve Dirbesiye kapılarında
Türkiye’nin muhatabı YPG. Buna Serekaniye de eklendi. Selefilerin Irak’a sınır
Deyr el Zor’dan sonraki en kritik lojistik ayağı kesilmiş oldu. Diğer tedarik
güzergâhı Tel Ebyad’da çatışma olsa da şimdilik YPG’nin kontrol hedefi yok.
Korkutan güç birikimi
Bu gelişmeler
Türkiye’yi telaşlandırsa da Ankara’nın
desteklediği ÖSO memnun. (Ankara’nın
hassasiyeti mesele Kürtler olunca hızlı değişkenlik gösteriyor.) ÖSO, Kemal
Hamami adlı komutanın öldürülmesi üzerine IŞİD’den intikam alma yemini etmişti. Silah için ABD’ye gitmeye
hazırlanan ÖSO Komutanı Selim İdris’in önündeki tek şart da Kaidecilerin
temizlenmesi. Bunu da şu an Kürtler yapıyor! ÖSO’dan gelen sinyal Kürtlere
karşı Selefi cepheye ‘barut’ gitmeyeceği yönünde. Beşşar Esad’ın da bir nevi
özerklik vaat ederek Kürtlerle anlaşma yoluna gitmesi Ankara’nın asabını bozan bir diğer ihtimal
olmalı. Batılı müttefiklerin de Kürtleri dünden daha fazla kaale alacağı kesin.
Rojava, Kürtlerin Ortadoğu’nun yeniden dizaynında göz ardı edilemez aktöre
dönüştüğünü bir kez daha gösterdi.
Gelişmeler
PYD’nin hakimiyetini perçinliyor. Türkiye’den çekilen PKK üyelerinin de PYD
hesabına YPG’ye büyük bir güç kattığı anlaşılıyor. Ancak PYD’nin bu denli
güçlenmesi fiili özerkliği ortak Kürt projesine dönüştürme emelini
zorlaştırıyor. Diğer partilerin dışarıda durması nedeniyle PYD elindeki güçle
baş başa kalabilir. Her ne kadar Barzani’den medet uman Kürt partiler “PYD
iktidarı tekelleştirdi” dese de Kürt kaynaklara göre ‘zor dönemde iktidarda
olanın yıpranacağı’ öngörüsünden hareketle PYD yükü paylaştırmak istiyor. Bu
yüzden başından beri PYD, kontrolün Erbil Anlaşması çerçevesinde Kürt Yüksek
Konseyi ve ona bağlı YPG’de olduğu tezini işliyor. Tabii “YPG ortak güç”
diyerek de diğer Kürt partilerin alternatif ordu oluşturmasına geçit vermiyor.
Barzani’nin sınırı kapatıp PYD’yi cezalandırmasının nedeni de buydu.
Barzani’nin talebi
Kürtler
kazanımlarını daha büyük taarruzlara hazırlanan Kaide ve Selefiler karşısında
koruyabilirlerse planladıkları özerkliği birkaç hafta içerisinde ilan edebilirler.
Bununla ilgili pazarlıklar Erbil’de sürüyor. PYD’nin de yer aldığı çatı örgütü
‘Batı Kürdistan Halk Meclisi’nin sözcüsü Şirzad İzidi’ye göre geçici hükümet,
anayasa ve seçim öngören bir yol haritası üzerinde duruluyor. PYD lideri Salih
Müslim de bu plana olan ihtiyacı şöyle gerekçelendiriyor: “Suriye’deki krizin
yakın zamanda sona ermeyeceğini düşünüyoruz, bu nedenle demokratik özerklik
oluşturmamız gerekiyor. Bu geçici olacak. Suriye’nin geleceğine ilişkin
kapsamlı bir anlaşma olunca özerkliğe son vereceğiz.” Bir Kürt kaynağa göre
Barzani oluşturulacak yönetimi PYD ile kendisine yakın KDP ve Azadi arasında
yüzde 50 pay etmek istiyor. PYD ise yönetimde tüm partilerin yer almasını ve
nihayetinde seçimlerden çıkacak sonucun esas alınmasından yana. Seçim vurgusu
Türkiye’nin “Tabanı yok, milis gücü sayesinde kontrol ediyor” dediği PYD’nin
kitle desteğine güvendiğini gösteriyor. Diğer partileri ikna edemese de PYD’nin
elinde bir yol haritası var. Aslında bu, bugün değil 2003’ten beri örülen bir
strateji. Buna karşı Ankara’nın
yanıtı nedir? Kuzey Irak’ta yapılan ve pişman olunanların tekrarı mı?