12 Mart 1995.
Saat 20.30. Gecenin sessizliğini yırtan kurşun sesleri, Gazi Mahallesi’nde
yankılandı. İsmetpaşa caddesinde bulunan Yavuz Kardeşler, Dostlar, Cihan ve
Doğu kıraathaneleri ile Sarıcıoğlu Pastanesi, otomatik silahlarla tarandı.
Saldırıda 67 yaşındaki Alevi dedesi Halil Kaya katledildi. 25 kişide yaralandı.
Katiller, kullandıkalrı taksinin şöförünüde öldürerek ‘kayıplara’ karıştı.
Gazi halkı,
katilleri Maraş’tan, Çorum’dan, Sivas’tan tanıyordu. Öfkesini kuşanarak Gazi
Cemevi önünde toplandı. İlk patlayan sloganlarla, binlerce kişi harekete geçti:
“Katiller karakolda!”
Katillerden
hesap sormak için sokakları dolduran binlerce emekçinin üzerine karakoldan,
panzerlerden, çatılardan keskin nişancılarla ölüm kustular. İlk gece, Mehmet
Gündüz polis kurşunuyla şehit düştü. Ertesi gün cenazeleri almak için Cemevi
önünde toplanan onbinlerce kişiye ateş açıldı. Öğleden önce 3 kişi, öğlenden
sonra 12 kişi daha yaşamını yitirdi, kurşunlanarak...
Ümraniye 1 Mayıs
Mahallesi halkı da, Gazi’deki katliamı protesto etmek için 15 Mart’ta sokaklara
çıktı. Katiller burada da sahnedeydi. Polisin dağılmakta olan kitleye ateş
açması sonucu 1 Mayıs Mahallesi’nde de 5 emekçi yaşamını yitirdi. Dört gün
içerisinde Gazi ve 1 Mayıs mahallelerinde toplam 22 kişi öldürüldü, 300’den
fazla kişi de yaralandı. Ölüm ve yaralanmaların büyük kısmı, polis kurşunuyla,
işkence ve panzerlerin ezmesiyle gerçekleşti.
KATİLLER DEĞİL
HALK YARGILANDI!
Kontrgerilla,
Gazi’nin ardından bir kez daha katilleri korudu. Mahkemelerde katiller değil,
halk yargılandı. Gazi halkı ve ayaklanmanın devrimci öncülerine saldırdı yargı
organları. Onlarca Gazili emekçiye dava açıldı. Gazi barikatlarının önderi
Hasan Ocak, kaçırıldı ve katledildi. Hasan Polat da kaçırıldı, ama
yoldaşlarının ısrarlı çabası sonucu kaybedemediler. Onu ve arkadaşlarını “Gazi
provokatörleri” olarak yargıladılar.
Gazi halkına
kurşun sıkan polislerden ise göstermelik olarak birkaçı yargı önüne çıkarıldı.
Bu dava da Trabzon’a kaçırıldı. Ama şehit yakınları ve Gazi halkı her duruşmaya
ısrarla katılarak adalet talebini dile getirdi.
Katil
polislerden sadece Adem Albayrak ve Mehmet Gündoğan’a göstermelik ceza verildi.
4 kişinin katili Albayrak ve 2 kişinin katili Gündoğan’a 4 yıl 8’er ay hapis
cezası kesildi. Sonradan bu katiller, af kapsamına alınarak salıverildi.
Katliamın tetikçileri bile böyle pervasızca serbest bırakılırken, gerçek
sorumlulara hiç dokunulmadı.
Gazi katliamı
yaşandığında;
Emniyet Genel
Müdürü, “Bin operasyon yaptık” diyerek kontrgerilla vahşetini sahiplenen,
Gazi’de halkın üzerine ateş açılması emrini veren Mehmet Ağar’dı.
Başbakan,
kontrgerillacılar için “Vatan için kurşun yiyen de, atan da şereflidir.” diyen,
birçok kontrgerilla eyleminin emrini veren Tansu Çiller’di.
İçişleri Bakanı,
“Polis silah kullanmadı” yalanıyla katillere cesaret veren Nahit Menteşe’ydi.
İstanbul Valisi,
halkın mücadelesini bastırmak için “sokağa çıkma yasağı” ilan eden , halka ateş açılması emrini veren Hayri
Kozakçıoğlu’ydu.
İstanbul Emniyet
Müdürü, Ağar ve Kozakçıoğlu ile birlikte halka ateş edilmesi emrini veren
Necdet Menzir’di.