Wednesday, March 27, 2013

S Ö Y L E M


Söylem, sosyal ve beşeri bilimlerinde 1960’lı yıllardan itibaren yoğun bir şekilde kullanmaya başladığımız bir terimdir. Dilbilimde hemen hemen konuşmanın (speech) dengi, başka bir ifadeyle, işaretler sistemi gibi kabul edilen dile (langue) zıt (oppose) olarak konuşmacının (speaker) güncel bir şekilde kullandığı dilin (parole) dengi anlamına gelmektedir.
Söylem analizi ise metinlerin (veya dilin) semantik ya da sentaktik yapısını inceler ve metinlerin hem dilbilimsel hem de sosyo-kültürel boyutlarını ele alır. Anglo-Amerikan araştırmacıları geleneksel kalıplara, konuşma edimlerine (akt) ve sözlü iletişimin (communication) diğer biçimleri üzerine yoğunlaştılar. Bu çalışmalar sözlü değişimlerdeki güç (power) ve otorite (outhority) dağılımının önemini ortaya koyar (Coulthard).
Mikhail Bakhtin ve çevresine göre, söylem Tzvetan Todorov’un İngilizce’ye translinguistics kelimesiyle tercüme ettiği üstdilbilimin en önemli nesnesidir. Söylemi esas alan bu bilim söz/telaffuz (utterance) araştırmalarına, yani günlük cümlelerin (veya metinlerin) söylenme (enunciation) bağlamında incelenmesine dayanır. Bu teoretik bakış açısı, dil sistemlerinin sosyo-tarihsel boyutlarına dair incelemeleri semiyolojiye bırakan ve araştırma alanlarını müstakil bir varlık olarak gördükleri dil sistemiyle sınırlandırmayı tercih eden Saussurecü dilbilimcilerin eleştirilmesiyle gelişmiştir. Bakhtin ve çevresi, Saussurecü dilbilimcilerin stratejisini, merkezî otoritesini arttırmak ve gücünü pekiştirmek için genel ve millî dili zorla yaygınlaştırmak isteyen devletin günlük somut girişimlerinin bir toplamı olarak görmüş ve söz konusu stratejinin açık taraflarını ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. (Bakhtin, Voloshinov). Bakhtin’e ve Bakhtin’in çevresine göre, sosyal bağlam herhangi bir sözlü iletişimin karşılıklı ilişki içindeki bir bölümünden başka bir şey değildir. Sözün (utterance) anlamı konuşucunun durumunu, dinleyicinin ufkunu (anlam ve değerler) ve dilin kendi içinde taşıdığı tarihsel malzemeyi kapsar. İçsel açıdan bakıldığında sosyal bir fenomen/olgu olan söz (utterance) belirli bir üretim ve dağıtım düzeni içinde sunulur. Bu düzenler, dünyanın anlamını yapılı sonlandırmalar (structured finalization) yoluyla ortaya koymak için modellenen sistemler gibi çalışan tipler (söylemsel türler) tarafından organize edilmektedir. Realitenin sonuçlanması ve bilinçli kontrolü esnasında, karşılaştığımız her anlamlı tür araçların ve metotların karmaşık bir sistemini verir. Sanatçı her şeyden önce realiteyi türün gözüyle görmek zorundadır (Bakhtin ve Medyedev). Söylemsel türler oldukça fazla ve çeşitlidir. Bu türler bilgi ürünüyle zaman zaman çatışmaya ve hatta rekabete girer. Bu diyalojik süreçler toplumu meydana getirir (bk. Diyalojik eleştiri). Böylece söylem, karşılıklı nesnelliğin (intersubjectivity) kurulduğu, bilgi nesnelerinin üretildiği ve değerlerin tayin edildiği bir uzay ve bir süreçtir. Söylem, Bakhtin’e göre beşeri hayatın hemen hemen tamamını kapsar.
Michel Foucault düşünce sistemlerinin tarihi üzerine yaptığı araştırmada, söylemdeki bilgi ve güç boğumlanmasını keşfetti: ‘Güç ve bilgi arasında doğrudan ilişki vardır. Bilgi kurumlarıyla karşılıklı ilişkiye dayanmayan güç olamayacağı gibi, güçle ilişkili bir kuruma ve böyle bir varsayıma dayanmayan herhangi bir bilgiden söz etmek mümkün değildir (Disiplin ve Ceza 27). Güç-bilgi matrisi söylem içinde, yani aralarında meşruiyete bağlı olan ve birbirleriyle çatışan söylemsel uygulamaların oluşturduğu realitenin son derece geniş bilgi ağında kurulan bir matristir (age., 194). Söylemsel uygulamalar, kendi bilgi nesnelerinin özne durumlarını kendi uygulayıcılarının ve kendi belirleyicilerinin şartlarını dikkate almak suretiyle tayin ederler. Böylece bilgi-güç matrisleri bir yandan kastî özellik gösterirken, öte yandan gayri nesnel (non-subjektive) nitelik taşırlar: bireysel özellikler özel amaçlar için kullanıldığında, ikna modellerine dayalı bilginin öznesi ve nesnesi gibi kabul edilen güç ilişkileri daima gayri nesnel olarak kalacak ve meşruiyet kuralları söylemsel uygulamalar yoluyla empoze edilecektir.
Fransız Söylem Analizi Okulu (L’Ekole française d’analyse du discours) hem Bakhtin’in hem de Foucault’nun geliştirdiği bakış açılarını dikkate alarak çalışmalarını sürdürmüş; benzer düzeylerde girişimlerde bulunmasına rağmen, Anglo-Amerikan geleneğiyle uygulama açısından herhangi bir ilişki kurmamıştır (Maingueneau). Fransız okulu sözün (utterance) içsel açıdan sosyo-tarihsel ve dilbilimsel bir fenomen olduğunu düşünmüş söylem içindeki bilgi nesneleri ile bilgi öznelerini oldukça ayrıntılı bir şekilde ele almış ve tarif etmiştir. Dominique Maingueneau söylemi söylemsel biçimlenme (discursive formation) tarihsel sınırlamalarla belirlenen anlamsal üretim) ile tarihsel sınırlamalara göre üretilen güncel sözlerin tarihsel dağılımı arasındaki ilişki olarak tarif eder. Bu kavram Foucault’nun arkeolojik araştırmalarının dışta tutulduğu bir boyut olan metinsel analiz yöntemlerini gerektirmektedir. Fransız Okulu öznenin birkaç söylem arasında değişim gösterebilen bir uzay olduğunu düşünür. Marc Angenot sosyal söylemin belirli bir toplumda, ampirik bütünlüklerden, türsel sistemlerden, sözün biçimlenme kurallarından – ki bunlar belirli bir toplumda söylenilebilen veya anlatılabilen biçimlerle düzenlenir-  çok yazılanların ve söylenenlerin  tamamı olarak tarif etmektedir. Söyleme dair Angenot’un tahlilleri sosyal söylemin bir yandan düzenli bir kamuoyu oluştururken, öte yandan marjinal bir orijinallik geliştirdiğini ortaya koyduğu gibi, sosyal söylem sayesinde olayların akışının nasıl düzenlendiğini, söylenmek istenmeyen şeylerin nasıl dışta tutulduğunu, işlevlerin ve göndericilerin sanki bir Pazar gibi nasıl seçmeye tabi tutulduğunu ispatlamaktadır.
Bu tür söylem analizleri disiplinlerin sınırları birleştirir ve böylece günümüzde beşeri ve sosyal bilimler içinde yer alan bilginin yeniden düzenlenmesini zorunlu hâle getirir.
T e m e l   K a y n a k l a r
Angenot, Marc. 1889. Un Etat du discours social. Longueil, Que.: Préambule, 1989.
Bakhtin, M. M. Speech Genres and Other Late Essays. (İngilizce Çevirisi V.W. McGee. Austin: U of Texas P, 1986.
Ve Medyedev. Edebiyat İncelemelerinde Biçimsel Metot: Sosyolojik Şiirciliğe Eleştirel Bir Giriş. 1928. Cambridge, Mass., and London: Harvard UP, 1973.
Ve  V. N. Voloshinov. Marksizm ve Dilin Felsefesi. 1929. Cambridge, Mass., and London: Horvard UP, 1973.
Coulthard, Malcolm. Söylem Analizine Giriş (Inroduction to Discourse Analysis. London: Logman, 1979.
Foucault, Michel. Bilgi Arkeolojisi (The Archaeology of Knowledge. 1969. İngilizceye Çeviri: A.M. Sheridan Smith. New York: Pantheon Boks, 1972.
Disiplin ve Ceza: Hapishanenin Doğuşu (Disciplin and Punish: The Birth of the Prison). 1975. İngilizce’ye Çeviri: A.M. Sheridan. New York: Vintage Books. 1978.
Cinselliğin Tarihi (The History of Sexuality. Vol. I: An Introduction. 1976. İngilizce’ye Çeviri: R. Hurley. New York: Vintage Boks, 1980.
Orders of Discourse. İngilizce’ye çeviri: Rupert Swyer. Social Science Information 10 (April 1971): 7-31. Repr. As ‘Appebdix: “The Discourse on Language.” In the Archelogy of Knewledge. İngilizce’ye Çev. A.M. Sheridan Smith. New York: Pantheon Boks, 1972.
Geerts Clifford. ‘Blurred Genres: The Refigüration of Social Thought. ‘The American Scholar 49 (1980): 165-79.
Maingueneau, Dominique. Initiation aux méthodes de l’analyse du discours. Paris: Hachette, 1976.
Nouvelles tendances en analyse du discours. Paris: Hachette, 1987.
Todorov, Tzvetan. Mikhail BAkhtin: The Diyalogiacal Principle. İngilizce çev. W. Godzich. Ninneapolis: U of Minnesota P, 1984.