Söylem, sosyal
ve beşeri bilimlerinde 1960’lı yıllardan itibaren yoğun bir şekilde kullanmaya
başladığımız bir terimdir. Dilbilimde hemen hemen konuşmanın (speech) dengi,
başka bir ifadeyle, işaretler sistemi gibi kabul edilen dile (langue) zıt (oppose)
olarak konuşmacının (speaker) güncel bir şekilde kullandığı dilin (parole)
dengi anlamına gelmektedir.
Söylem analizi
ise metinlerin (veya dilin) semantik ya da sentaktik yapısını inceler ve
metinlerin hem dilbilimsel hem de sosyo-kültürel boyutlarını ele alır.
Anglo-Amerikan araştırmacıları geleneksel kalıplara, konuşma edimlerine (akt)
ve sözlü iletişimin (communication) diğer biçimleri üzerine yoğunlaştılar. Bu çalışmalar
sözlü değişimlerdeki güç (power) ve otorite (outhority) dağılımının önemini
ortaya koyar (Coulthard).
Mikhail Bakhtin
ve çevresine göre, söylem Tzvetan Todorov’un İngilizce’ye translinguistics
kelimesiyle tercüme ettiği üstdilbilimin en önemli nesnesidir. Söylemi esas
alan bu bilim söz/telaffuz (utterance) araştırmalarına, yani günlük cümlelerin
(veya metinlerin) söylenme (enunciation) bağlamında incelenmesine dayanır. Bu
teoretik bakış açısı, dil sistemlerinin sosyo-tarihsel boyutlarına dair incelemeleri
semiyolojiye bırakan ve araştırma alanlarını müstakil bir varlık olarak
gördükleri dil sistemiyle sınırlandırmayı tercih eden Saussurecü dilbilimcilerin
eleştirilmesiyle gelişmiştir. Bakhtin ve çevresi, Saussurecü dilbilimcilerin
stratejisini, merkezî otoritesini arttırmak ve gücünü pekiştirmek için genel ve
millî dili zorla yaygınlaştırmak isteyen devletin günlük somut girişimlerinin
bir toplamı olarak görmüş ve söz konusu stratejinin açık taraflarını ortaya
çıkarmaya çalışmışlardır. (Bakhtin, Voloshinov). Bakhtin’e ve Bakhtin’in
çevresine göre, sosyal bağlam herhangi bir sözlü iletişimin karşılıklı ilişki
içindeki bir bölümünden başka bir şey değildir. Sözün (utterance) anlamı
konuşucunun durumunu, dinleyicinin ufkunu (anlam ve değerler) ve dilin kendi
içinde taşıdığı tarihsel malzemeyi kapsar. İçsel açıdan bakıldığında sosyal bir
fenomen/olgu olan söz (utterance) belirli bir üretim ve dağıtım düzeni içinde
sunulur. Bu düzenler, dünyanın anlamını yapılı sonlandırmalar (structured
finalization) yoluyla ortaya koymak için modellenen sistemler gibi çalışan
tipler (söylemsel türler) tarafından organize edilmektedir. Realitenin
sonuçlanması ve bilinçli kontrolü esnasında, karşılaştığımız her anlamlı tür
araçların ve metotların karmaşık bir sistemini verir. Sanatçı her şeyden önce
realiteyi türün gözüyle görmek zorundadır (Bakhtin ve Medyedev). Söylemsel
türler oldukça fazla ve çeşitlidir. Bu türler bilgi ürünüyle zaman zaman
çatışmaya ve hatta rekabete girer. Bu diyalojik süreçler toplumu meydana getirir
(bk. Diyalojik eleştiri). Böylece söylem, karşılıklı nesnelliğin
(intersubjectivity) kurulduğu, bilgi nesnelerinin üretildiği ve değerlerin
tayin edildiği bir uzay ve bir süreçtir. Söylem, Bakhtin’e göre beşeri hayatın
hemen hemen tamamını kapsar.
Michel Foucault
düşünce sistemlerinin tarihi üzerine yaptığı araştırmada, söylemdeki bilgi ve
güç boğumlanmasını keşfetti: ‘Güç ve bilgi arasında doğrudan ilişki vardır.
Bilgi kurumlarıyla karşılıklı ilişkiye dayanmayan güç olamayacağı gibi, güçle
ilişkili bir kuruma ve böyle bir varsayıma dayanmayan herhangi bir bilgiden söz
etmek mümkün değildir (Disiplin ve Ceza 27). Güç-bilgi matrisi söylem içinde,
yani aralarında meşruiyete bağlı olan ve birbirleriyle çatışan söylemsel
uygulamaların oluşturduğu realitenin son derece geniş bilgi ağında kurulan bir
matristir (age., 194). Söylemsel uygulamalar, kendi bilgi nesnelerinin özne
durumlarını kendi uygulayıcılarının ve kendi belirleyicilerinin şartlarını
dikkate almak suretiyle tayin ederler. Böylece bilgi-güç matrisleri bir yandan
kastî özellik gösterirken, öte yandan gayri nesnel (non-subjektive) nitelik
taşırlar: bireysel özellikler özel amaçlar için kullanıldığında, ikna
modellerine dayalı bilginin öznesi ve nesnesi gibi kabul edilen güç ilişkileri daima gayri nesnel
olarak kalacak ve meşruiyet kuralları söylemsel uygulamalar yoluyla empoze
edilecektir.
Fransız Söylem
Analizi Okulu (L’Ekole française d’analyse du discours) hem Bakhtin’in hem de
Foucault’nun geliştirdiği bakış açılarını dikkate alarak çalışmalarını sürdürmüş;
benzer düzeylerde girişimlerde bulunmasına rağmen, Anglo-Amerikan geleneğiyle
uygulama açısından herhangi bir ilişki kurmamıştır (Maingueneau). Fransız okulu
sözün (utterance) içsel açıdan sosyo-tarihsel ve dilbilimsel bir fenomen
olduğunu düşünmüş söylem içindeki bilgi nesneleri ile bilgi öznelerini oldukça
ayrıntılı bir şekilde ele almış ve tarif etmiştir. Dominique Maingueneau
söylemi söylemsel biçimlenme (discursive formation) tarihsel sınırlamalarla
belirlenen anlamsal üretim) ile tarihsel sınırlamalara göre üretilen güncel
sözlerin tarihsel dağılımı arasındaki ilişki olarak tarif eder. Bu kavram
Foucault’nun arkeolojik araştırmalarının dışta tutulduğu bir boyut olan
metinsel analiz yöntemlerini gerektirmektedir. Fransız Okulu öznenin birkaç söylem
arasında değişim gösterebilen bir uzay olduğunu düşünür. Marc Angenot sosyal
söylemin belirli bir toplumda, ampirik bütünlüklerden, türsel sistemlerden,
sözün biçimlenme kurallarından – ki bunlar belirli bir toplumda söylenilebilen
veya anlatılabilen biçimlerle düzenlenir-
çok yazılanların ve söylenenlerin
tamamı olarak tarif etmektedir. Söyleme dair Angenot’un tahlilleri
sosyal söylemin bir yandan düzenli bir kamuoyu oluştururken, öte yandan
marjinal bir orijinallik geliştirdiğini ortaya koyduğu gibi, sosyal söylem
sayesinde olayların akışının nasıl düzenlendiğini, söylenmek istenmeyen
şeylerin nasıl dışta tutulduğunu, işlevlerin ve göndericilerin sanki bir Pazar
gibi nasıl seçmeye tabi tutulduğunu ispatlamaktadır.
Bu tür söylem
analizleri disiplinlerin sınırları birleştirir ve böylece günümüzde beşeri ve
sosyal bilimler içinde yer alan bilginin yeniden düzenlenmesini zorunlu hâle
getirir.
T e m e l K a y n a k l a r
Angenot, Marc.
1889. Un Etat du discours social. Longueil,
Que.: Préambule, 1989.
Bakhtin, M. M.
Speech Genres and Other Late Essays. (İngilizce Çevirisi V.W. McGee. Austin: U of Texas
P, 1986.
Ve Medyedev.
Edebiyat İncelemelerinde Biçimsel Metot: Sosyolojik Şiirciliğe Eleştirel Bir
Giriş. 1928. Cambridge, Mass.,
and London:
Harvard UP, 1973.
Ve V. N. Voloshinov. Marksizm ve Dilin
Felsefesi. 1929. Cambridge, Mass.,
and London:
Horvard UP, 1973.
Coulthard,
Malcolm. Söylem Analizine Giriş (Inroduction to Discourse Analysis. London: Logman, 1979.
Foucault,
Michel. Bilgi Arkeolojisi (The Archaeology of Knowledge. 1969. İngilizceye
Çeviri: A.M. Sheridan Smith. New York:
Pantheon Boks, 1972.
Disiplin
ve Ceza: Hapishanenin Doğuşu (Disciplin and Punish: The Birth of the Prison).
1975. İngilizce’ye Çeviri: A.M. Sheridan. New York: Vintage Books. 1978.
Cinselliğin
Tarihi (The History of Sexuality. Vol. I: An Introduction. 1976. İngilizce’ye
Çeviri: R. Hurley. New York:
Vintage Boks, 1980.
Orders
of Discourse. İngilizce’ye çeviri: Rupert Swyer. Social Science Information 10
(April 1971): 7-31. Repr. As ‘Appebdix: “The Discourse on Language.” In the
Archelogy of Knewledge. İngilizce’ye Çev. A.M. Sheridan Smith. New York: Pantheon Boks,
1972.
Geerts Clifford.
‘Blurred Genres: The Refigüration of Social Thought. ‘The American Scholar 49
(1980): 165-79.
Maingueneau,
Dominique. Initiation aux méthodes de l’analyse du discours. Paris: Hachette, 1976.
Nouvelles
tendances en analyse du discours. Paris:
Hachette, 1987.
Todorov,
Tzvetan. Mikhail BAkhtin: The Diyalogiacal Principle. İngilizce çev. W.
Godzich. Ninneapolis: U of Minnesota
P, 1984.