Erdoğan, 15 gündür süren Gezi Parkı
olaylarının ardından demokratik istemleri karşılamak yerine yeni bir
stratejiye yöneldi. Erdoğan yeni muhalefeti psikolojik savaşla bölmeye
çalışıyor
Ülkeyi dayatmalarla yöneten, yaşam tarzına müdahale eden, kurduğu tek adam yönetimiyle baskılarını giderek artıran, sonunda toplumun patlamasına neden olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 15 gündür süren Gezi Parkı olaylarının ardından geri adım atıp demokratik istemleri karşılamak yerine yeni bir stratejiye yöneldi. Erdoğan ve hükümet, kendiliğinden oluşan ve siyasal kimliği olmayan muhalefeti çok sevdiği psikolojik savaşla bölüp bastırmaya çalışıyor. Erdoğan’ın, Cumhuriyet mitinglerinden sonra olduğu gibi yeni bir baskı ve korku dalgası yaratmaya niyetlendiğinin işaretleri de geliyor.
Bu işaretlerin ilkini dün yapılan Bakanlar Kurulu’ndan sonra basının karşısına geçen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç verdi. Arınç, toplantıda 6.5 saat boyunca Gezi Parkı olaylarını değerlendirdiklerini söyledi. Arınç, 15 gün boyunca meydanlara dökülen insanların en önemli talepleri olan katılımcı demokrasi ve özgürlüklerin artırılmasına “Bunlar politik” talepler diyerek, şu karşılığı verdi:
PATRONA HALİL İSYANIYMIŞ!
“Siz kendinizi Taksim ile sorumlu görüyorsanız veya insani çevreye duyarlı bir anlayışınız varsa biz sizi muhatap kabul ederiz. Bu konuyu yeni baştan görüşebiliriz. Ama diğer talepleriniz politik taleplerdir. İkincisi, Türkiye bir hukuk devletidir. Böyle Patrona Halil İsyanı’nda kelle isteriz gibi, onu görevden alın, bunu şöyle yapın. Böyle bir anlayış 2013 Türkiye’sinde AK Parti iktidarında kesinlikle söz konusu olamaz. Yani siz bütün gözaltılar kaldırılsın ve serbest bırakılsın derken, polise karşı cinayet işleyenler de bunun içerisinde değil mi? Şu kadar ambulans, polis aracı yakanlara da bir şey yapılmasın mı? Türkiye Cumhuriyeti bir kabile, bir aşiret devleti değil. Bir hukuk devleti. Hukuk devletinde herkes yaptığının karşılığını görür.”
“YARGIYLA DEĞERLENDİRME İÇİNDEYİZ”
Eylemlerde dış bağlantıların olduğunu da iddia eden Arınç, "Elimizde somut deliller de var. Yargı ve siyasi bir değerlendirmenin içerisindeyiz. Bugünden bunları tek tek ifade etmek doğru olmaz. Olayın iç ve dış bağlantıları üzerinde duruyoruz" diyerek, Cumhuriyet mitinglerinden sonra başlatılan ve toplumda büyük bir korku yaratan Ergenekon operasyonları benzeri operasyonlara niyetlendiklerinin işaretini de verdi.
Arınç’ın bu açıklamalarının ardından İstanbul Polisi, bu sabah, Atatürk Kültür Merkezi’nde ve Atatürk anıtındaki pankart ve flamaları görüntü kirliliği olduğu gerekçesiyle meydana girerek, “marjinal gruplar” diye nitelediği eylemcilere müdahale etti.
İLLEGAL BAŞKALDIRIYMIŞ!
Çatışmalara neden olan bu müdahaleler sırasında, Gezi Parkı’na müdahale edilmeyeceği vurgulandı. Ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün AKP’li gençlere yaptığı konuşmada, Gezi Parkı olaylarının son derece planlı olaylar olduğunu ileri sürerek, “Türkiye üzerinde büyük oyunlar oynanmaktadır” iddiasında bulundu. Erdoğan, olayların arkasında foiz lobisibinin, sermayenin olduğu iddiasını da yineledi. Bu kez olayların arkasında olanlara bazı medyayı da ekleyen Erdoğan, “Ambalajın üzerine ağaç koyan birileri büyüyen, güçlenen Türkiye’yi engellemek istemektedirler” dedi.
Gezi Parkı olaylarıyla “İllegal bir başkaldırının maskelenmeye çalışıldığını” savunarak, “Gezi Parkı işgal alanı değildir” diyen, parktan pis kokuların yükseldiğini iddia eden Erdoğan, bu açıklamalarıyla Gezi Parkı’nın yıkılmaması için kurdukları çadırlarla nöbet tutanlara da müdahalede bulunulacağının işaretini verdi.
TAKSİM DAYANIŞMASI’NA NİFAK
Bu arada, hükümet, Taksim Dayanışması da kendi içinde bölmeye uğraşıyor. Arınç, dün akşam yaptığı açıklamada, Taksim Dayanışması’ndan bazı kişilerin kendilerini arayarak, “Bu işin esas muhatapları biziz. Onların söylediklerine itibar etmeyin dediler” iddiasında bulundu.
Arınç, “Sayın Başbakanımız bu olayların başında bulunan bazı toplulukların talepleri üzerine kendilerine randevu vermiştir. Zannediyorum bir kısmı ile çarşamba günü görüşmeler yapılacaktır. Bir kısmı ile de farklı zamanlarda bir araya gelecektir" dedi.
Erdoğan’ın görüşeceği belirtilen kişiler arasında Oral Çalışlar, Korhan Gümüş, Betül Tanbay ve Osman Kavala gibi AKP’yle sık sık ittifak yapan 12 Eylül referandumu sırasında “Yetmez ama evet” diye kampanya yürüten liberal isimlerin geçmesi şaşkınlık yarattı. Erdoğan'la görüşmek için kimin tarafından oluşturulduğu belli olmayan oyuncu ve yönetmen Ahmet Mümtaz Taylan, Prof. Betül Tanbay, gazeteci Hayko Bağdat, Greenpeace ve Helsinki Yurtaşlar Derneği'nin temsilcilerinin olduğu öğrenildi.
Erdoğan’la görüşeceği belirtilen isimlerden Taksim Dayanışması üyelerinden Mücella Yapıcı, kendilerine bir davet gelmediğini açıkladı.
Gezi Parkı olaylarında ortalarda görünmeyen ve Taksim Dayanışması’ya ilgisi olmayan kişilerin görüşmeye davet edilmesi, Taksim Dayanışması’ndan isimlern azınlıkta kalması hükümetin yeni muhalefeti birbirine düşürmeye çalıştığı yorumlarına neden oldu. Dayanışmanın Facebook sayfasından paylaşılan iletilerde, “Bizi ayrıştırmalarına izin vermeyeceğiz” denildi.
“TALEPLERİMİZ BELLİ”
Taksim Dayanışması, Başbakan’ın “Ne istedikleri belli değil” açıklamasına ise ne istediklerini daha önce Arınç’a ilettiklerine dikkat çekerek, “İstediklerimiz bellidir” dedi ve talepleri yeniden yayınladı. Buna ilişkin açıklama şöyle:
Başbakan hala ne istedikleri belli değil diyor! Taleplerimiz ortadadır, manipüle etmeyiniz!
- Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulmasını,
- Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, iki yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını, Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını,
- Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama
- 1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını TALEP EDİYORUZ.
İŞTE GEZİ PARKI’NA KARŞI PSİKOLOJİK SAVAŞ
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu bu sabah polisin Taksim'e yaptığı müdahale sırasındaki açıklamayla, Taksim’den marjinal grupları çıkaracaklarını, parkta nöbet tutmayanlara müdahale etmeyeceklerini özenle vurguladı. Mutlu'nun ardından sosyal paylaşım ağlarından Twitter’dan ayrıştırmayı amaçlayan şu iletileri dikkat çekti:
“Açıklamalarım doğrultusunda çalışma yürütülmektedir Gezi Parkında bekleyen gençlere teşekkür ederim.Küçük bazı çatışmalar oldu meraklanmayın!
“Bazı eylemciler sis ve duman çıkartan materyaller kullandılar.Amaçlarının polisin aşırı gaz kullandığı intibası yaratmak olduğunu bilelim.
“Gezi Parkında bulunan gençler;sizi olaylara sokmak için gayret eden gruplara karşı dikkatli duruşunuz için size tekrar teşekkür ediyorum.
“Gençler,Gezi parkı içine,çevresine sis bombası atıp bunu polisin gaz bombası attığı yönünde kışkırtmalar için kullanacaklara dikkat edin.
“Taksim'de telsizli ve muhtemelen silahlı görüntüsü sosyal medyada paylaşılıp, polis olduğu iddia olunan kişi yakalandı.O SDP'li bir eylemci.
“Kişinin adı Ulaş Bayraktaroğlu.Daha önce Devrimci Karargah operasyonunda 6 ay cezaevinde kalmış birisi. Polis diyenlere duyuruyorum, bilginize.”
Ancak polisin Kızılay’da 40 bin kişiyi dağıtırken, Taksim’de kendilerine sapan, molotof atan küçük bir gruba müdahalede bulunmaması dikkat çekti. Bu durum, polisin halka “Bakın bunlar marjinal böyle yakıp yıkıyor, saldırıyorlar. Bugüne kadarki müdahaleler bunların yüzündendi” mesajı vererek, Gezi Parkı muhalefetini bölmeye çabası olarak yorumlandı.