Sunday, June 30, 2013

2 Temmuz arifesinde umut tazelemek

Sennur  Sezer
  • Sennur Sezer
    Bu ülkenin otuzu aşkın güzel, aydın insanını bir katliamda yitireli 20 yıl oldu. Bir yanda Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Metin Altıok, Hasret Gültekin gibi verimli sanat adamları, öbür yanda daha gençliklerini bile yaşayamamış gencecik fidanlar. Gövdesi, ruhu sakatlanarak o cehennemden çıkan arkadaşlarımızın durumu ayrı. Ülkemiz gibi her katliam denemesinin gelecek kuşakları sindirmek için denendiği coğrafyalar kimi zaman izleyenleri şaşırtır. Darbeler, katliamlar şiddet ne sözü, ne sazı ne halayı ne semahı ne incelemeyi azalttı. Ne de insanların gür aydınlık bakışını köreltebildi.
    Bir “Aydınlık insanları yok etme denemesi yine yenildi” diyebiliriz/demeliyiz.
    Bu coğrafya, belki bin yılların katliamlarını yaşamaktan her gününü bir müjdeye çevirmeyi başarıyor. Bir grup genç insan bir düş kuruyor. (Düş kurmak/görmek bir gençlik kanıtıdır): “Bizim bir evimiz var. Bir bahçenin kenarında sıcacık gülümseyen şirin bir ev. Bahçe çeşit çeşit meyve ağaçları ile süslenmiş, her türlü sebze yetişiyor. Bu evin sakinleri anne baba ayrı, öz kardeşler. Hiç bir kan bağları yok anlayacağınız. Onların akrabalıkları birbirlerine duydukları sevgiden geliyor yalnızca; birbirlerine gösterdikleri ilgi, yakınlık ve benzer kaderleri…”
    Bu evin yazgıları birbirine benzer yaşayanları: yardıma muhtaç yaşlılar, korunmaya muhtaç kadınlar ve kimsesiz engelliler. Kimisinin oğulları ya da kızı cezaevinde, kimisini eşi terk etmiş. Birbirlerine destek olarak yemek, reçel, konserve yapıyor, bahçeyle uğraşıyor, hayvanlara bakıyorlar. “Bizim Ev bir bayram yeri gibi, cıvıl cıvıl. Çeşitli ülkelerden gönüllü gençler geliyor Bizim Ev’in toprağında çalışmak için.”
    Aziz Nesin’in Çocuk Cenneti’ni hatırladınız değil mi? Bu proje de ona benziyor. Ama söz konusu olan çocuklar değil. Şu anda bu düşü kuranların mektubunu yeniden okuyorum. Yanlarında bir tek adam varmış: “Bu adam Eski Milletvekili Mahmut Alınak… Bize destek olmak için, birkaç yıl önce bıraktığı avukatlığa tekrar döndü. Avukatlıktan kazanacağı parayı tek kuruşuna dokunmadan Bizim Ev Projesi’ne verecek. Biz de bu parayı Bizim Ev projesi gerçekleşinceye kadar şimdilik cezaevlerindeki yoksul tutukluların ailelerine, ihtiyaçlı engellilere ve yaşlılara yollayacağız. Anlayacağınız Mahmut Alınak bundan böyle Bizim Ev için çalışacak. Hayal bu ya, biz önce İstanbul’da, sonra da başka kentlerde birer yeryüzü cenneti yaratmak istiyoruz. Başarabilirsek yardıma muhtaç yaşlılar, korunmaya muhtaç kadınlar ve kimsesiz engelliler Bizim Ev’in birer ferdi olacaklar. Bu en büyük idealimiz.”
    Mektubun bundan sonrası Nâzım Hikmet’in “Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok” dizesini andırıyor: “ Sizden istediğimiz sadece moral destek. Saygılarımızla.”
    Ben nedense Bizim Ev projesini hep 2 Temmuzla birleştiriyorum. Düş bu ya Sıvas’ta yakılan arkadaşlarımızın aileleri birer tuğla eklerler bizim eve. Bir Asım Bezirci kitaplığı ya da verandası, Metin Altıok kameriyesi, akşam çayında bir araya gelenler...
    Bu  düşü tam öğrenmek isteyenlere e-mail adresi: bizimev100@gmail.com.
    Bu 2 Temmuza umutla girelim. Çünkü umudun dayanağı, kaynağı bu halkta, bu gençlikte.