Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Eskihisar (Marin) Köyü'nde bulunan ve 30 yıl atıl kaldıktan sonra restore edilerek 2008 yılında yeniden ibadete açılan Mor Avgin Manastırı'na ait olduğu iddia edilen ancak tapuları BDP'li bazı yönetici ve ailelerin üzerinde olan arazileri alabilmek için Süryaniler harekete geçti.
İstanbul- İsveç'te bulunan Mor Avgin Derneği yöneticilerinin BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mardin Milletvekili DTK Genel Başkanı Ahmet Türk'e
arazilerin iadesi için başvurduğu, sorunun uzlaşıyla çözülmesi için
komisyonlar kurulduğu çözüm bulunamadığı için hukuki yola başvurulduğu
belirtildi.
DHA'nın haberine göre Süryaniler, sorunun arazileri ellerinde bulunduran BDP'li yönetici ve ailelerin tutumu nedeniyle uzlaşma ile çözülemediğini öne sürerken, BDP Genel Başkanı Demirtaş ise, bu ailelerden BDP'li olanlar olsa bile gayrimüslimlerin hak ve hukukunun yanında olacaklarını söyledi.
"İkinci Mesih" olarak da anılan, Hıristiyanlığın yayılmasında en ön sırada yer alan Mor Avgin, M.S. 300'lü yıllarda Mezopotamya'ya gelip Nusaybin ilçesi yakınlarındaki Bagok Dağı eteğinde kurduğu manastırla misyoner, rahip ve din adamı yetiştirerek Hıristiyanlığın Anadolu'ya yayılmasını sağladı. 1970'li yılların sonuna kadar aktif olan Mor Avgin Manastırı, Süryaniler'in büyük bölümü çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kalınca, terk edildi. 2008 yılında restore edilen manastırın tekrar ibadete açılması üzerine Avrupa'da bulunan Süryani cemaati, manastıra ait olduğu ve köylülerin 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında gerçek dışı beyanlarla üzerlerine tapuladığını iddia ettikleri arazileri tekrar alabilmek için 2009 yılında harekete geçti. Manastıra ait olduğunu iddia ettikleri arazilerin şu andaki sahiplerinin büyük oranda BDP'li olduğunu öne süren İsveç Mor Avgin Derneği yetkilileri, dava açmadan önce arazi sorunun uzlaşı yolu ile çözülebilmesi için ilk olarak BDP yetkilileri nezdinde girişimlere başladı.
BDP Komisyonları işe yaramadı
Mor Avgin İsveç Derneği, arazileri alabilmek için 2010 yılında BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştü. Demirtaş'ın girişimiyle Almanya ve İsveç'ten gelen Süryaniler, BDP'li yetkililer ve bölgenin ileri gelenleri Nusaybin'in Beyazsu (Ava Spi) bölgesinde bir araya gelerek sorunu ele aldı. Görüşmeler sonunda konunun takip edilmesi ve çözüm yollarının bulunmasında görev yapmak üzere aralarında BDP'li ve Süryani dernek yöneticilerinde bulunduğu 6 kişilik komisyon kuruldu. Komisyonun 7 ay geçmesine rağmen somut bir çalışma yapmaması üzerine Süryanilerin temsilcileri, BDP Genel merkezindeki yetkililere 7 Mart 2011 tarihinde bu konuyla ilgili yazı yazdıktan sonra bu kez 9 Nisan 2012 tarihinde Ankara'da BDP Genel merkezinde Demokratik Toplum Kongresi Genel Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve BDP milletvekilleri ile görüştü. Burada alınan kararla eski komisyon feshedildi, yerine yine Süryani ve BDP'li yetkililerin bulunduğu ikinci komisyon kuruldu.
'Halklarımızın kardeşliği için yardım edin'
Bu komisyondaki isimlerin de manastır arazilerinin iade edilmesi yönünde çalışma yapmaması üzerine İsveç Mor Avgin Derneği yöneticileri, 1 Ekim 2012 tarihinde BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yazı gönderdi. Yazıda, bölgedeki halkların kardeşliğinin pekişmesi için arazilerin iade edilmesi gerektiği belirtilerek şöyle denildi: "Mor Avgin Manastırımızın mülk ve mağaralarının tekrar manastırımıza iade edilmesi için şimdiye kadar nezdinizde ve BDP yetkilisi bazı arkadaşlar nezdinde girişimlerde bulunduk. İsveç'e yaptığınız ziyaret esnasında sizinle yaptığımız görüşmede de bu konu ile ilgili talep ve beklentilerimizi dile getirmiştik. Süryaniler'in bölgeden Avrupa ve batı ülkelerine toplu göç etmek zorunda kalması ardından, son 30 yıl içerisinde eskiden beri manastırımıza ait olan bazı tarihi mülk ve mağaralar, civardaki bazı köylülerin eline geçmiş ve bugüne kadar kendileri tarafından işlenerek hasılatları kendilerince toplanmaktadır. Mor Avgin Derneği olarak artık eski çağlardan beri manastırımıza ait olan bu toprakların bir an önce tekrar esas sahibi olan manastırımızın yetkililerince işletilmek ve tapulanmak üzere iade edilmesini istiyoruz. BDP olarak bu gibi konulardaki hassasiyet ve geçmiş çalışmalarınızı da göz önünde bulundurarak, ayrıca çok kültürlü ve tarihi eserleriyle dünyaca tanınmış bölgemize tarihten miras kalan bu eserlerimize de hep birlikte sahip çıkmak, halklarımızın kardeşliğini pekiştirmek ve bölgedeki kültür mirasımıza birlikte sahip çıkmak için bu konuda gerekli yardım ve desteğinizi esirgemeyeceğinizi biliyoruz."
1 aile 200 dönümü iade etti
Yazıda, manastıra ait arazileri ellerinde bulunduran Hacı Bahri ailesinin 200 dönümlük araziyi tekrar manastıra iade ettiği belirtilirken, "Bunun söz konusu manastırımıza ait diğer toprak, arazi, mağara ve mülkleri ellerinde bulunan komşu ve hemşerilerimize de örnek teşkil etmesini umuyoruz" denildi.
'BDP'li aileler çözümü engelliyor'
Yazıda, sorunun uzlaşı yoluyla çözülmemesine arazileri ellerinde bulunduran BDP'li bazı ailelerin neden olduğu, oluşturulan komisyonların somut sonuç elde edemeyince 9 Nisan 2012 tarihinde İsveç Mor Avgin Derneği yönetim kurulu üyelerinin Ahmet Türk ve beraberindeki heyetle Ankara'da dava ile görüştüğü hatırlatıldı. Yazıda, şöyle devam edildi: "Bu görüşmede alınan karara göre Haziran 2012'de derneğimiz tarafından Nusaybin'e iki arkadaş gönderildi. Bölgedeki BDP yetkilileri ile merkezden alınan karara göre soruna çözüm yolları aranacak ve bir neticeye varılacaktı. Ama görüşmelerimizde alınan kararlar doğrultusunda tekrar bir komisyon oluşturuldu. Şu ana kadar olumlu bir çözümün olmamasının başlıca sebebi; manastırımız Mor Avgin'e ait toprakları bugün işletenlerin bölgede yaşayan bazı BDP üyesi ve yetkilisi olan şahısların ve akrabalarının ellerinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum davanın çözümünü daha da zor bir hale getirmektedir."
'Hukuki süreci başlatıyoruz'
Mor Avgin Manastırı Derneği olarak, hukuk yollarına başvurması ve davanın hukuksal takibini yapması için Diyarbakır'dan Avukat Serhat Karaşin'in görevlendirildiği anlatılan yazıda şöyle denildi: "Uygun bir tarihte ve yerde, hem davamızın haklılığını daha detaylı bir şekilde sizlere aktarabilmek, hemde bundan sonra bu konuda atacağımız adımlar konusunda görüş ve tavsiyelerinizi dinlemek üzere Mor Avgin Derneği temsilcileri ve avukatımız ile bir görüşmeye değerli zamanınızın bir kısmını ayırabilirseniz seviniriz."
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a gönderilen yazıdan sonra Mardin Süryani Kadim Deyrulzafaran Manastırı ve Kiliseleri Vakfı adına İliye Kırılmaz Mor Avgin Kilisesi'ne ait arazilerin şu anda kimin adına tapulu olduğunun tespit edilmesi için avukat Serhat Karaşin aracılığıyla Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesine 6 ay önce dilekçeyle başvuruda bulundu. Kırılmaz dilekçesinde sıkıntılı dönemler geçiren Süryani toplumunun bir süre manastırı terk etmek zorunda kaldığı, kalanların, toprak ve Manastıra sahip çıkamadığı, kendileri için kutsallık taşıyan arazilerin gerçeğe aykırı beyanlarla köylüler tarafından adlarına tescil edildiği, açılaçak zilyetlik ve tescil işlemlerine ilişkin davalara delil teşkil etmesi için şu anki maliklerinin ve zilyetlik durumlarının kayıtlarının çıkarılması istendi.
'BDP, köylüleri ikna etmeli'
İsveç Mor Avgin Derneği'nin avukatı Serhat Karaşin, köy halkının da bu arazilerin manastıra ait olduğunu bildiğini, 1970 yılındaki idari ve mülki amirlerin beyanı ve çeşitli belgelerde de bu arazilerin manastıra ait olduğunun mevcut olduğunu, sorunun uzlaşıyla çözülmesi şu ana kadar köylülerle yaptıkları görüşmelerden somut bir sonuca ulaşamadıklarını söyledi. Karaşin, arazi sorununu gidermek için irade ortaya koyma yönünde tavır gösteren BDP'nin köylüleri ikna etmesi gerektiğini dile getirdi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gayrimüslimlerin Türkiye genelinde ve bölgede mal varlıklarıyla ilgili çok ciddi haksızlıklar bulunduğunu söyledi. Demirtaş şunları söyledi: "Kadastro işlemleri yapılırken, o insanlar burada olmadığı, zorunlu olarak sürgüne, göçe tabii tutuldukları için kadastro esnasında oradaki ahali çoğu yerde söz konusu araziyi kendi üstlerine yazdırmışlar. Hukuk gereği o dönemde itiraz olmayınca, itiraz süresi de geçince haksız bir şekilde gayrimüslimlerin malları bölgedeki bazı ailelerin eline geçmiş. Bazı yerlerde korucu aileleri fiilen el koymuş bu arazilere. Gayrimüslim yurttaşlar kilise arazileriyle ilgili davalar açıyor. Mahkemeler bu konuda doğrusu tarihi gerçekleri esas almak yerine bu kadastro yapılırken, yapılmış hileli tutanakları esas alıyor. Haksız yere el konulmuş, şu veya bu gerekçeyle haksızlığa uğramış bütün gayrimüslim yurttaşların, kiliseye ait araziler konusunda hakkının iade edilmesini istiyoruz. Her halükarda orada söz konusu aile BDP'li de olsa gayrimüslim ailelerin hak ve hukuku neyse biz onun yerine getirilmesi için hep yanlarında olduk. Bunun için mahkeme kararı gerekiyor. Mahkeme maalesef aleyhe kararlar veriyor. Karar Yargıtay'a gitse oradan dönüyor."
Manastır'ın halen suyu yok
1700 Yıllık Mor Avgin Manastırı, restore edilerek yol yapılıp tekrar faaliyete sokulurken suyunun olmaması, manastırdaki papaz ve görevlileri zor durumda bırakıyor. Manastır sakinleri su ihtiyaçlarını ise çevredeki komşu köylerden sağlıyor.
Mor Avgin Manastır'ına ait olduğu söylenen arazilerin tekrar geri alınabilmesi için 10 yıldır mücadele eden Mardin Kırklar Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz, Manastır'ın Trabzon'daki Sümela Manastırı'nın benzeri olduğunu söyledi. Akyüz, "Manastır 1980'den sonra adeta terk edildi. 2 yıl öncesine kadar da bu böyleydi. 2 yıl önce biz manastıra rahip atadık. Devlet manastırın yolunu yaptı. Ancak, henüz su verilmiş değil. Manastıra bir an önce su da verilmesini bekliyoruz" dedi. Manastırın mülkiyetinin Mardin Süryani Kadım Deyrülzafaran Manastırı ve Kiliseleri vakfına ait olduğunu belirten Gabriel Akyüz, şöyle dedi: "Manastırın tapusu vakıftadır. Bu tapu 1951'de Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla alınmıştır. Tapuda manastır sınırları '3 dağ silsilesi ile çevrilidir" diye geçiyor. Güney cephesi ise dere kadar olarak belirlenmiş. Biz dereyi ele alıyoruz. Dere ise ovaya kadar uzanıyor. Manastır 1970 ile 2-3 yıl önce yapılan kadastro çalışmaları sırasında 2 kez mağdur oldu. Manastır ve arazilerinin tapuları olmasına rağmen kadastro arazileri çok küçültmüştür. Kadastro çalışmalarında manastırın arazisi 37 dönümle sınırlandırılmıştır. Köylüler aralarında orayı zapt etti. Köylüler iki partili olduğu için kendi aralarında anlaşmayıp onlar birbirine düşerken biz de arazileri almaya müdahil olduk. 1970 yılında yerel mahkeme yani kaymakamlığın oluşturduğu komisyon bu arazilerin manastıra ait olduğunu kabul etti ve arazileri manastıra verdi. Arazilerin Manastıra ait olduğuna dair elimizde iki karar var. Bu kararlarla birlikte dava açtık şimdi sonucunu bekliyoruz."
Köylüler: Manastıra ait arazi yok
Mor Avgin Manastırı yakınlarında bulunan Eskihisar köyü sakinlerinden Haşo Dinç ise, Manastır'ın da daha önce kendilerine ait olduğunu Süryaniler'in talep etmesi üzerine onlara verdiklerini belirterek, "Papazları geldi bizden kiliseyi istedi. Biz de kiliseyi onlara devrettik. Biz vermesek herkes bizi haksız ederdi. Kilise; Müslümanlar'ın değil Hıristiyanlar'ındır diye. Kiliseye ait araziler falan yok. Bir kaç dönüm var onuda Girmeli beldesinde birileri sürüyor" dedi.
DHA'nın haberine göre Süryaniler, sorunun arazileri ellerinde bulunduran BDP'li yönetici ve ailelerin tutumu nedeniyle uzlaşma ile çözülemediğini öne sürerken, BDP Genel Başkanı Demirtaş ise, bu ailelerden BDP'li olanlar olsa bile gayrimüslimlerin hak ve hukukunun yanında olacaklarını söyledi.
"İkinci Mesih" olarak da anılan, Hıristiyanlığın yayılmasında en ön sırada yer alan Mor Avgin, M.S. 300'lü yıllarda Mezopotamya'ya gelip Nusaybin ilçesi yakınlarındaki Bagok Dağı eteğinde kurduğu manastırla misyoner, rahip ve din adamı yetiştirerek Hıristiyanlığın Anadolu'ya yayılmasını sağladı. 1970'li yılların sonuna kadar aktif olan Mor Avgin Manastırı, Süryaniler'in büyük bölümü çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kalınca, terk edildi. 2008 yılında restore edilen manastırın tekrar ibadete açılması üzerine Avrupa'da bulunan Süryani cemaati, manastıra ait olduğu ve köylülerin 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında gerçek dışı beyanlarla üzerlerine tapuladığını iddia ettikleri arazileri tekrar alabilmek için 2009 yılında harekete geçti. Manastıra ait olduğunu iddia ettikleri arazilerin şu andaki sahiplerinin büyük oranda BDP'li olduğunu öne süren İsveç Mor Avgin Derneği yetkilileri, dava açmadan önce arazi sorunun uzlaşı yolu ile çözülebilmesi için ilk olarak BDP yetkilileri nezdinde girişimlere başladı.
BDP Komisyonları işe yaramadı
Mor Avgin İsveç Derneği, arazileri alabilmek için 2010 yılında BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştü. Demirtaş'ın girişimiyle Almanya ve İsveç'ten gelen Süryaniler, BDP'li yetkililer ve bölgenin ileri gelenleri Nusaybin'in Beyazsu (Ava Spi) bölgesinde bir araya gelerek sorunu ele aldı. Görüşmeler sonunda konunun takip edilmesi ve çözüm yollarının bulunmasında görev yapmak üzere aralarında BDP'li ve Süryani dernek yöneticilerinde bulunduğu 6 kişilik komisyon kuruldu. Komisyonun 7 ay geçmesine rağmen somut bir çalışma yapmaması üzerine Süryanilerin temsilcileri, BDP Genel merkezindeki yetkililere 7 Mart 2011 tarihinde bu konuyla ilgili yazı yazdıktan sonra bu kez 9 Nisan 2012 tarihinde Ankara'da BDP Genel merkezinde Demokratik Toplum Kongresi Genel Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve BDP milletvekilleri ile görüştü. Burada alınan kararla eski komisyon feshedildi, yerine yine Süryani ve BDP'li yetkililerin bulunduğu ikinci komisyon kuruldu.
'Halklarımızın kardeşliği için yardım edin'
Bu komisyondaki isimlerin de manastır arazilerinin iade edilmesi yönünde çalışma yapmaması üzerine İsveç Mor Avgin Derneği yöneticileri, 1 Ekim 2012 tarihinde BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yazı gönderdi. Yazıda, bölgedeki halkların kardeşliğinin pekişmesi için arazilerin iade edilmesi gerektiği belirtilerek şöyle denildi: "Mor Avgin Manastırımızın mülk ve mağaralarının tekrar manastırımıza iade edilmesi için şimdiye kadar nezdinizde ve BDP yetkilisi bazı arkadaşlar nezdinde girişimlerde bulunduk. İsveç'e yaptığınız ziyaret esnasında sizinle yaptığımız görüşmede de bu konu ile ilgili talep ve beklentilerimizi dile getirmiştik. Süryaniler'in bölgeden Avrupa ve batı ülkelerine toplu göç etmek zorunda kalması ardından, son 30 yıl içerisinde eskiden beri manastırımıza ait olan bazı tarihi mülk ve mağaralar, civardaki bazı köylülerin eline geçmiş ve bugüne kadar kendileri tarafından işlenerek hasılatları kendilerince toplanmaktadır. Mor Avgin Derneği olarak artık eski çağlardan beri manastırımıza ait olan bu toprakların bir an önce tekrar esas sahibi olan manastırımızın yetkililerince işletilmek ve tapulanmak üzere iade edilmesini istiyoruz. BDP olarak bu gibi konulardaki hassasiyet ve geçmiş çalışmalarınızı da göz önünde bulundurarak, ayrıca çok kültürlü ve tarihi eserleriyle dünyaca tanınmış bölgemize tarihten miras kalan bu eserlerimize de hep birlikte sahip çıkmak, halklarımızın kardeşliğini pekiştirmek ve bölgedeki kültür mirasımıza birlikte sahip çıkmak için bu konuda gerekli yardım ve desteğinizi esirgemeyeceğinizi biliyoruz."
1 aile 200 dönümü iade etti
Yazıda, manastıra ait arazileri ellerinde bulunduran Hacı Bahri ailesinin 200 dönümlük araziyi tekrar manastıra iade ettiği belirtilirken, "Bunun söz konusu manastırımıza ait diğer toprak, arazi, mağara ve mülkleri ellerinde bulunan komşu ve hemşerilerimize de örnek teşkil etmesini umuyoruz" denildi.
'BDP'li aileler çözümü engelliyor'
Yazıda, sorunun uzlaşı yoluyla çözülmemesine arazileri ellerinde bulunduran BDP'li bazı ailelerin neden olduğu, oluşturulan komisyonların somut sonuç elde edemeyince 9 Nisan 2012 tarihinde İsveç Mor Avgin Derneği yönetim kurulu üyelerinin Ahmet Türk ve beraberindeki heyetle Ankara'da dava ile görüştüğü hatırlatıldı. Yazıda, şöyle devam edildi: "Bu görüşmede alınan karara göre Haziran 2012'de derneğimiz tarafından Nusaybin'e iki arkadaş gönderildi. Bölgedeki BDP yetkilileri ile merkezden alınan karara göre soruna çözüm yolları aranacak ve bir neticeye varılacaktı. Ama görüşmelerimizde alınan kararlar doğrultusunda tekrar bir komisyon oluşturuldu. Şu ana kadar olumlu bir çözümün olmamasının başlıca sebebi; manastırımız Mor Avgin'e ait toprakları bugün işletenlerin bölgede yaşayan bazı BDP üyesi ve yetkilisi olan şahısların ve akrabalarının ellerinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum davanın çözümünü daha da zor bir hale getirmektedir."
'Hukuki süreci başlatıyoruz'
Mor Avgin Manastırı Derneği olarak, hukuk yollarına başvurması ve davanın hukuksal takibini yapması için Diyarbakır'dan Avukat Serhat Karaşin'in görevlendirildiği anlatılan yazıda şöyle denildi: "Uygun bir tarihte ve yerde, hem davamızın haklılığını daha detaylı bir şekilde sizlere aktarabilmek, hemde bundan sonra bu konuda atacağımız adımlar konusunda görüş ve tavsiyelerinizi dinlemek üzere Mor Avgin Derneği temsilcileri ve avukatımız ile bir görüşmeye değerli zamanınızın bir kısmını ayırabilirseniz seviniriz."
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a gönderilen yazıdan sonra Mardin Süryani Kadim Deyrulzafaran Manastırı ve Kiliseleri Vakfı adına İliye Kırılmaz Mor Avgin Kilisesi'ne ait arazilerin şu anda kimin adına tapulu olduğunun tespit edilmesi için avukat Serhat Karaşin aracılığıyla Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesine 6 ay önce dilekçeyle başvuruda bulundu. Kırılmaz dilekçesinde sıkıntılı dönemler geçiren Süryani toplumunun bir süre manastırı terk etmek zorunda kaldığı, kalanların, toprak ve Manastıra sahip çıkamadığı, kendileri için kutsallık taşıyan arazilerin gerçeğe aykırı beyanlarla köylüler tarafından adlarına tescil edildiği, açılaçak zilyetlik ve tescil işlemlerine ilişkin davalara delil teşkil etmesi için şu anki maliklerinin ve zilyetlik durumlarının kayıtlarının çıkarılması istendi.
'BDP, köylüleri ikna etmeli'
İsveç Mor Avgin Derneği'nin avukatı Serhat Karaşin, köy halkının da bu arazilerin manastıra ait olduğunu bildiğini, 1970 yılındaki idari ve mülki amirlerin beyanı ve çeşitli belgelerde de bu arazilerin manastıra ait olduğunun mevcut olduğunu, sorunun uzlaşıyla çözülmesi şu ana kadar köylülerle yaptıkları görüşmelerden somut bir sonuca ulaşamadıklarını söyledi. Karaşin, arazi sorununu gidermek için irade ortaya koyma yönünde tavır gösteren BDP'nin köylüleri ikna etmesi gerektiğini dile getirdi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gayrimüslimlerin Türkiye genelinde ve bölgede mal varlıklarıyla ilgili çok ciddi haksızlıklar bulunduğunu söyledi. Demirtaş şunları söyledi: "Kadastro işlemleri yapılırken, o insanlar burada olmadığı, zorunlu olarak sürgüne, göçe tabii tutuldukları için kadastro esnasında oradaki ahali çoğu yerde söz konusu araziyi kendi üstlerine yazdırmışlar. Hukuk gereği o dönemde itiraz olmayınca, itiraz süresi de geçince haksız bir şekilde gayrimüslimlerin malları bölgedeki bazı ailelerin eline geçmiş. Bazı yerlerde korucu aileleri fiilen el koymuş bu arazilere. Gayrimüslim yurttaşlar kilise arazileriyle ilgili davalar açıyor. Mahkemeler bu konuda doğrusu tarihi gerçekleri esas almak yerine bu kadastro yapılırken, yapılmış hileli tutanakları esas alıyor. Haksız yere el konulmuş, şu veya bu gerekçeyle haksızlığa uğramış bütün gayrimüslim yurttaşların, kiliseye ait araziler konusunda hakkının iade edilmesini istiyoruz. Her halükarda orada söz konusu aile BDP'li de olsa gayrimüslim ailelerin hak ve hukuku neyse biz onun yerine getirilmesi için hep yanlarında olduk. Bunun için mahkeme kararı gerekiyor. Mahkeme maalesef aleyhe kararlar veriyor. Karar Yargıtay'a gitse oradan dönüyor."
Manastır'ın halen suyu yok
1700 Yıllık Mor Avgin Manastırı, restore edilerek yol yapılıp tekrar faaliyete sokulurken suyunun olmaması, manastırdaki papaz ve görevlileri zor durumda bırakıyor. Manastır sakinleri su ihtiyaçlarını ise çevredeki komşu köylerden sağlıyor.
Mor Avgin Manastır'ına ait olduğu söylenen arazilerin tekrar geri alınabilmesi için 10 yıldır mücadele eden Mardin Kırklar Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz, Manastır'ın Trabzon'daki Sümela Manastırı'nın benzeri olduğunu söyledi. Akyüz, "Manastır 1980'den sonra adeta terk edildi. 2 yıl öncesine kadar da bu böyleydi. 2 yıl önce biz manastıra rahip atadık. Devlet manastırın yolunu yaptı. Ancak, henüz su verilmiş değil. Manastıra bir an önce su da verilmesini bekliyoruz" dedi. Manastırın mülkiyetinin Mardin Süryani Kadım Deyrülzafaran Manastırı ve Kiliseleri vakfına ait olduğunu belirten Gabriel Akyüz, şöyle dedi: "Manastırın tapusu vakıftadır. Bu tapu 1951'de Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla alınmıştır. Tapuda manastır sınırları '3 dağ silsilesi ile çevrilidir" diye geçiyor. Güney cephesi ise dere kadar olarak belirlenmiş. Biz dereyi ele alıyoruz. Dere ise ovaya kadar uzanıyor. Manastır 1970 ile 2-3 yıl önce yapılan kadastro çalışmaları sırasında 2 kez mağdur oldu. Manastır ve arazilerinin tapuları olmasına rağmen kadastro arazileri çok küçültmüştür. Kadastro çalışmalarında manastırın arazisi 37 dönümle sınırlandırılmıştır. Köylüler aralarında orayı zapt etti. Köylüler iki partili olduğu için kendi aralarında anlaşmayıp onlar birbirine düşerken biz de arazileri almaya müdahil olduk. 1970 yılında yerel mahkeme yani kaymakamlığın oluşturduğu komisyon bu arazilerin manastıra ait olduğunu kabul etti ve arazileri manastıra verdi. Arazilerin Manastıra ait olduğuna dair elimizde iki karar var. Bu kararlarla birlikte dava açtık şimdi sonucunu bekliyoruz."
Köylüler: Manastıra ait arazi yok
Mor Avgin Manastırı yakınlarında bulunan Eskihisar köyü sakinlerinden Haşo Dinç ise, Manastır'ın da daha önce kendilerine ait olduğunu Süryaniler'in talep etmesi üzerine onlara verdiklerini belirterek, "Papazları geldi bizden kiliseyi istedi. Biz de kiliseyi onlara devrettik. Biz vermesek herkes bizi haksız ederdi. Kilise; Müslümanlar'ın değil Hıristiyanlar'ındır diye. Kiliseye ait araziler falan yok. Bir kaç dönüm var onuda Girmeli beldesinde birileri sürüyor" dedi.
23 Haziran 2013