Edebiyat dünyasını değerlendiren usta yazar Selim İleri’ye göre günümüzde satışa endeksli bir ortam var ve satış için her şeyin mübah sayıldığı bir dönemdeyiz. İleri, ödül mekanizmasına da inanmadığını söylüyor.
Türk edebiyatının en verimli isimlerinden biri olan usta yazar Selim İleri, yazarlık hayatının 45. yılını kutluyor. Bu çerçevede İstanbul Modern ve Sabit Fikir’in birlikte düzenlediği ‘Sözünü Sakınmadan’ programına katılan İleri, 45 yıldır okur desteğiyle ayakta kaldığını, bu bağlamda kendini mutlu bir yazar saydığını ve okura minnet duyduğunu söyledi. İleri, ilk hikayesinin Vedat Günyol’un desteğiyle Yeni Ufuklar dergisinde yayınlandığını, fakat ilk kitabı Cumartesi Yalnızlığı’nı kimsenin basmak istemediğini anlattı. İstekli bir genç yazar olarak kitabının yayınlanması için teyzesinin kasasından para aldığını söyleyen yazar, bastırdığı kitapları kimsenin almadığını, depoda kaldığını, 70’li yıllarda ise bittiğini aktardı.
İleri’nin geçmişten aşk ve coşkuyla söz ettiğine dikkat çeken Semih Gümüş yazardan, o yıllardaki edebiyat ortamıyla bugünkünü karşılaştırmasını istedi. ‘Eskiden edebiyatçıların kendini göstereceği en önemli mecralar dergilerdi’ diyen İleri ‘Bugün bambaşka bir yayın ortamı var. Tamamen satış endeksli ve satış için her şeyin mübah sayıldığı bir dönem. Benim kuşağım için uzak ve anlaşılmaz. Sanıyorum has okurların kafasında anlam taşıyan isimlerden Behçet Necatigil, Kemal Tahir gibi insanların önem verdikleri, iyi yazma mücadelesiydi. Edip Cansever’in tek cümle için bedensel acı çektiğini biliyorum’ şeklinde konuştu.
300 kelimeyle Türkçe konuşulur mu
Bir yazarı sevindirmesi dışında ödüllerin çok anlamlı olmadığını dile getiren İleri ‘Ödül mekanizmasına hiçbir zaman inanmadım. Ödüllerin hepsi, birtakım hissi şeylerin sonucu olur’ dedi. Dilde büyük değişiklik yaşandığına dikkat çeken İleri şöyle konuştu: ‘Türkçe, kullanımı çok yüksek, geniş ufku olan bir dil. Ancak dile karşı ilgisizlik had safhada olduğu için kelime dağarcığı 300 kadar kalıyor. Başlangıçtaki dilimle bugünkü arasında büyük fark var. Başta ‘mesele’ kelimesini bile kullanmaktan uzak duruyordum. Bugün öyle değilim. Dil, hiçbir şekilde siyasi bir göstergeye sahip olmamalı.’ ALINTI