Monday, July 22, 2013

Kürt stratejisi




FEHİM TAŞTEKİN
İddia büyüktü; ‘Türkiye Ortadoğu’da bütün süreçlere hükmedecek duruma gelmişti!’ İşler sarpa sardı: Dış politikanın önünde Şam yolu kapalı, Tahran yolu sıkıntılı. Bağdat da öyle. Kerkük’e gitmek ‘yasadışı’ oluverdi. Son olarak Mısır’da İhvan’ın gidişiyle Süveyş yolu da daraldı. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde Rojava’daki (Batı Kürdistan) gelişmeler karşısında Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’ne acil görev çağrısı ve tehditler eşliğinde umutsuz bir tablo çiziyor. Mesele stratejik oyunsa bunu Abdullah Öcalan’ın telkin ettiği demokratik özerkliğe odaklı 3. yol taktiğiyle en iyi Kürtler oynadı. Rejimle muhalifler arasındaki savaşı Rojava’dan uzak tutarak özerklik koşullarını yarattılar. Suriye enkazından kimin sağ çıkacağına bağlı olmaksızın Kürtler fiili özerkliği hukuki çerçeveye oturtmak için uğraşacak. Hedef bu.

YPG 3 yerde kapı komşusu

Serekaniye’deki (Rasulayn) son çatışmalar Kürtleri özerklik hedefinde bir adım daha ileri taşıdı. Kaide’nin Suriye kolları Nusra Cephesi ve Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) hesapta Kürtler özerk yönetim ilan etmeden petrolüyle cezbeden Cezire bölgesinde emirlik kuracaktı. Ne var ki Kaide türevlerinin sahada Kürtleri ‘alıkoymak’ ya da ‘esir almak’ gibi eylemleri Kürtlere oyunu bozma fırsatı verdi. Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) ağırlıkta kontrol ettiği Halk Savunma Birlikleri (YPG) sadece Kaidecileri değil Ahfad-ı Resul ve Guraba el Şam gibi Selefi örgütleri de Serekaniye’den çıkarttı. Halihazırda Mürşitpınar’ın karşısındaki Kobani (Ayn el Arab) ve Dirbesiye kapılarında Türkiye’nin muhatabı YPG. Buna Serekaniye de eklendi. Selefilerin Irak’a sınır Deyr el Zor’dan sonraki en kritik lojistik ayağı kesilmiş oldu. Diğer tedarik güzergâhı Tel Ebyad’da çatışma olsa da şimdilik YPG’nin kontrol hedefi yok.

Korkutan güç birikimi

Bu gelişmeler Türkiye’yi telaşlandırsa da Ankara’nın desteklediği ÖSO memnun. (Ankara’nın hassasiyeti mesele Kürtler olunca hızlı değişkenlik gösteriyor.) ÖSO, Kemal Hamami adlı komutanın öldürülmesi üzerine IŞİD’den intikam alma yemini etmişti. Silah için ABD’ye gitmeye hazırlanan ÖSO Komutanı Selim İdris’in önündeki tek şart da Kaidecilerin temizlenmesi. Bunu da şu an Kürtler yapıyor! ÖSO’dan gelen sinyal Kürtlere karşı Selefi cepheye ‘barut’ gitmeyeceği yönünde. Beşşar Esad’ın da bir nevi özerklik vaat ederek Kürtlerle anlaşma yoluna gitmesi Ankara’nın asabını bozan bir diğer ihtimal olmalı. Batılı müttefiklerin de Kürtleri dünden daha fazla kaale alacağı kesin. Rojava, Kürtlerin Ortadoğu’nun yeniden dizaynında göz ardı edilemez aktöre dönüştüğünü bir kez daha gösterdi.
Gelişmeler PYD’nin hakimiyetini perçinliyor. Türkiye’den çekilen PKK üyelerinin de PYD hesabına YPG’ye büyük bir güç kattığı anlaşılıyor. Ancak PYD’nin bu denli güçlenmesi fiili özerkliği ortak Kürt projesine dönüştürme emelini zorlaştırıyor. Diğer partilerin dışarıda durması nedeniyle PYD elindeki güçle baş başa kalabilir. Her ne kadar Barzani’den medet uman Kürt partiler “PYD iktidarı tekelleştirdi” dese de Kürt kaynaklara göre ‘zor dönemde iktidarda olanın yıpranacağı’ öngörüsünden hareketle PYD yükü paylaştırmak istiyor. Bu yüzden başından beri PYD, kontrolün Erbil Anlaşması çerçevesinde Kürt Yüksek Konseyi ve ona bağlı YPG’de olduğu tezini işliyor. Tabii “YPG ortak güç” diyerek de diğer Kürt partilerin alternatif ordu oluşturmasına geçit vermiyor. Barzani’nin sınırı kapatıp PYD’yi cezalandırmasının nedeni de buydu.

Barzani’nin talebi


Kürtler kazanımlarını daha büyük taarruzlara hazırlanan Kaide ve Selefiler karşısında koruyabilirlerse planladıkları özerkliği birkaç hafta içerisinde ilan edebilirler. Bununla ilgili pazarlıklar Erbil’de sürüyor. PYD’nin de yer aldığı çatı örgütü ‘Batı Kürdistan Halk Meclisi’nin sözcüsü Şirzad İzidi’ye göre geçici hükümet, anayasa ve seçim öngören bir yol haritası üzerinde duruluyor. PYD lideri Salih Müslim de bu plana olan ihtiyacı şöyle gerekçelendiriyor: “Suriye’deki krizin yakın zamanda sona ermeyeceğini düşünüyoruz, bu nedenle demokratik özerklik oluşturmamız gerekiyor. Bu geçici olacak. Suriye’nin geleceğine ilişkin kapsamlı bir anlaşma olunca özerkliğe son vereceğiz.” Bir Kürt kaynağa göre Barzani oluşturulacak yönetimi PYD ile kendisine yakın KDP ve Azadi arasında yüzde 50 pay etmek istiyor. PYD ise yönetimde tüm partilerin yer almasını ve nihayetinde seçimlerden çıkacak sonucun esas alınmasından yana. Seçim vurgusu Türkiye’nin “Tabanı yok, milis gücü sayesinde kontrol ediyor” dediği PYD’nin kitle desteğine güvendiğini gösteriyor. Diğer partileri ikna edemese de PYD’nin elinde bir yol haritası var. Aslında bu, bugün değil 2003’ten beri örülen bir strateji. Buna karşı Ankara’nın yanıtı nedir? Kuzey Irak’ta yapılan ve pişman olunanların tekrarı mı?