Monday, November 12, 2012

"The old and the new"

“eisenstein, griffith’in paralel-alternatif denen kurgu anlayışını eleştirirken ötesine geçmeyi de önerir. griffith’de özel yaşamlar paralel ve kesişen sekanslar halinde örgütlenerek birbirleriyle buluşup birbirlerini iterler, karşılıklı geçişlerle ivmelenerek konumlardan başka konumlara, bireyselden kollektife, kişiselden politiğe geçişi sağlarlar. böylece, özel yaşamlar politik kariyerlerden ve yaşantılardan ayrı tutularak kişisel ile politik alanlar arasındaki sınırlar korunur. oysa, eisenstein tüm ‘aşma’ doktrinine rağmen, diyalektiğin eski’den yeni’ye çarpıcı sıçramalarla geçişini kendi sinematografisinin merkezi haline getirir. istediği bir ‘düşünce’ sinemasıdır –yalnızca ‘bilinçlendirme’ peşinde değildir; bilinçlenme ve farkına varma anlarını abartarak (atraksiyonlar kurgusu diyordu buna) seyirciyi ‘düşünme’, ‘hissetme’ ve ‘coşku’ yaşantılarına yükseltmeyi önerir. formülü, ‘beyne yumruk gibi inen’ bir sinemadır.”
(*) alıntı: ulus baker’in körotonomedya’daki “yılmaz güney sinemasının bir özelliği üstüne” başlıklı şu yazısından.
(*) video: eisenstein, “staroye i novoye” (“eski ile yeni”).